Kalın: “Rusya ile iyi ilişkiler geliştirmemiz ABD ile kavga etmemiz anlamına gelmez” “Dış politikada hiçbir zaman tek çizgi olmaz” “Ermenistan ile de ilişkilerimiz hızlı bir…
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “2021’in ortasından itibaren fotoğrafa farklı bir gözle baktık. Ortaya çıkan yeni bölgesel dinamikler çerçevesinde ‘2022 normalleşme yılı olacak’ dedik. Cumhurbaşkanımızın talimatı.
‘Ne değişti, Suudi Arabistan ile normalleştik, ne oldu da Birleşik Arap Emirlikleri ile savaşmıyoruz, Mısır ile neden el sıkıştık, İsrail ile neden normalleştik?’ onlar sorar.
Bunların hepsi zamanla etkisini yitiren ve yeni olasılıklara kapı açan dönemsel sorunlarla ilgilidir. Dış politikada asla mutlak bir tek yönlü çizgi yoktur, inişler ve çıkışlar olur” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Bilkent Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Cumhuriyet’in 100. Yılına Girerken Türk Dış Politikası’ programına katıldı. Kalın; Türk dış politikasını doğudan batıya, kuzeyden güneye 360 derecelik bir perspektifle uygulamaya çalıştıklarını, tarih ve coğrafya tasavvurunun bu perspektifin en önemli ayaklarından biri olduğunu söyledi.
Tarihin ve coğrafyanın önlerine koyduğu hiçbir şeyin kendilerine yabancı olmadığını vurgulayan Kalın, işi, gücü, konumu ne olursa olsun, dünyanın neresine giderse gitsin ilişki kurabileceği bir zemin olduğunu ifade etti.
Meselenin tarihi ve coğrafyayı günümüz ihtiyaçları doğrultusunda dinamik bir şekilde yeniden okumak olduğunu belirten Kalın, şöyle devam etti:
“Önemli olan büyük resmi görmek. Stratejik düşünce devlet aklının vücut bulmuş halidir. Kısa vadeli düşünmüyorsunuz, yakın coğrafyalar ve güncel konularla sınırlı kalmıyorsunuz. zaman zaman yönlendirme.
Sanki ‘Türkiye geleneksel batı ekseninden uzaklaşıyor, başka eksenlere kayıyor’. On yıl önce bu tartışma doruk noktasındaydı. Bu, Türkiye’yi eleştirmek, Türkiye’nin dış politika hamlelerini damgalamak ve kınamak için kullanılan bir çerçeveydi. Her şeyin iç içe geçtiği bu küreselleşme çağında, tek eksenin, tek merkezin olmadığı çok katmanlı bir dünyada geleneksel ittifakların çıkarlarını tek bir alana indirgemek artık mümkün değil.
Kalın, Türkiye’nin NATO üyesi olmasının ve kendisini Batı ittifakı içinde konumlandırmasının Rusya, Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika ile iyi ilişkiler geliştirmesine engel olmadığını belirtti.
Rusya ile iyi ilişkiler geliştirmenin ABD ile savaşmak anlamına gelmediğini belirten Kalın, şunları kaydetti:
“ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi küresel siyasete yön verme kabiliyetine sahip ülkeler dünyanın farklı yerlerinde bu tür siyasi angajmanlara giriştiğinde eleştiriye tabi tutulmuyor ama Türkiye Ortadoğu’ya açılınca, Afrika, Latin Amerika, Rusya’nın aklını kaçırdığı söyleniyor.
Ancak Türkiye kendi eksenini inşa ediyor. Bunu yaparken dev aynada kendimizi hiç görmüyor ve dünyayı biz yönetiyoruz demiyor. Nerede olduğumuzu biliyoruz ama kendimize de haksızlık etmiyoruz. Stratejik önceliğimiz ne olursa olsun, bir dış politika belirliyor ve uyguluyoruz.”
Afrika açılımı yaptıklarına işaret eden Kalın, Afrika ülkeleriyle karşılıklı büyükelçilikler açıldığını, ticaret hacminin arttığını ve bunların 360 derecelik bir dış politika perspektifinin sonucu olduğunu belirtti.
Aynı durumun Latin Amerika için de geçerli olduğuna dikkati çeken Kalın, “Latin Amerika ülkeleriyle iyi ilişkilerimiz var. 2-3 yıl öncesine kadar Venezuela’daki siyasi krizde seçilmiş meşru hükümetin yanında yer almıştık. fazla.
Darbe yapmaya çalıştılar, yapamadılar. Ukrayna-Rusya Savaşı’nın ardından ortaya çıkan enerji krizinin dayatmasıyla ABD, Venezuela ile ilişkilerini normalleştirmeye ve Maduro hükümeti ile temaslar kurmaya başladı. 2 yıl önce bizi eleştirenler ‘Türkiye haklıymış’ demeye başladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, son dönemde bazı Körfez ülkeleri ve İsrail ile ilişkilerde gerginlik yaşandığını hatırlattı. Bu ülkelerle normalleşme dönemine girince “Ne oldu falancayla tokalaştık, ilişkiler normalleşti. İlkelerden taviz vermek değil mi? İlkesiz hareket etmek değil mi?” Gibi sorularla karşı karşıya kaldıklarını belirten Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:
“2021 yılının ortasından itibaren fotoğrafı farklı bir bakış açısıyla okuduk. Yeni bölgesel dinamikler çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve talimatıyla ‘2022 yılı normalleşme yılı olacak’ dedik.
Cumhuriyetimizin 100. yılına giderken sorun yaşadığımız ülkelerle sorunlarımızı en aza indirelim, iletişim kapılarını aralayalım ve dost sayımızı artıralım, çelişkili noktaları ortaya koyarak bir dış politika vizyonu ortaya koyalım dedik. parantez içindeki alanlar.’
Bunun sonuçlarını 2022’de görmeye başladık. ‘Neler değişti, Suudi Arabistan ile normalleştik, ne oldu ki Birleşik Arap Emirlikleri ile savaşmıyoruz, Mısır ile neden el sıkıştık, neden Mısır ile normalleştik? İsrail?’ onlar sorar.
Bunların hepsi zamanla etkisini yitiren ve yeni olasılıklara kapı açan dönemsel sorunlarla ilgilidir. Dış politikada asla mutlak bir tek yönlü çizgi yoktur, inişler ve çıkışlar vardır.”