Çarşamba, Mart 12, 2025

Türkiye…Dış politikada istikrarın ve değişimin sınırları

Paylaşmak

Türkiye sürdürdüğü dış politikası sayesinde dünyada bir nüfuza sahiptir ve İslam dünyası’nda, Orta Doğu’da, Türk devletlerinde ve Afrika’da gözle görünür bir etkisi vardır.

Türkiye Cumhuriyeti, bulunduğu konum nedeniyle Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlamaktadır. Türkiye, hem bulunduğu konum, hem de dünya siyasetindeki aktif rolü sebebiyle dünyada diplomatik ağı en geniş ülkelerden birisidir.

AK PARTİ UİD Uluslararası Demokratlar Birliği Başkan Yardımcısı Talip OĞUZ ile “Türkiye…Dış politikada istikrarın ve değişimin sınırları” konulu basın röportajı yapıldı:

1.Son dönemde Türk dış politikasındaki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu gelişmelerin istenilen yönde ilerlediğini düşünüyor musunuz?

Dış politikada özellikle son 3-4 yıllık döneme bakıldığında Türkiye’nin bölgesinde oyun kurucu olmakla birlikte aynı zamanda kurulan oyunları da bozan bir anlayışla hareket ettiği görülmektedir. Özellikle Azerbaycan’ın Karabağ zaferi, Afrika’da Libya ve Mısır devletleri ile kurulan ilişkiler, kuzeyde Rusya ile dengeli ama temkinli yürütülen politikalar körfez ülkeleriyle onarılan ilişkiler proaktif bir değişime işaret etmektedir.

Bir yandan Azerbaycan’ın 30 yıllık yarası Karabağ’da kardeş ülke ile hareket edilirken diğer yandan Libya’da imzalanan anlaşmalar ve emperyalist ülkelerin çıkarlarının engellenmesi şüphesiz Türkiye’nin savunma sanayiinde elde ettiği başarılar vesilesiyledir.

Keza Rusya ile masaya oturabilen tek Avrupa ülkesi Türkiye olduğu gibi diğer yandan Ukrayna’ya Siha satışı yapabilen aynı zamanda iki ülkenin dışişleri bakanlarını masaya oturtabilen ülke Türkiye’dedir.

Körfez ülkeleriyle kurulan ve kazan-kazan ilişkisine dayanan yeni ilişki modelinde aynı zamanda körfez sermayesinin sıcak para girişine vesile olabilmiştir.

İsrail’in Gazze’ye uyguladığı katliamlarda Türkiye diplomatik temaslar gerek de medya ağıyla bu zulmü dünyaya haykıran birkaç ülke arasında yer almaktadır.

15 Temmuz darbe girişimi sürecinden sonra başlayan “terörü kaynağında yok etme” anlayışıyla birlikte Türkiye’nin güneyinde ABD destekli bir terör devletinin kurulmasının önüne geçen pek çok operasyon yapılmıştır.

Son dönemde Yunanistan ile geliştirilen ilişkilere bakıldığında ise ‘Mavi Vatan’ idealinden taviz verilmeden masada süreci yürütme kararlılığı öne çıkmaktadır.

Avrupa Birliği ile yürütülen süreç AB’nin yanlı ve tek taraflı tutumu nedeniyle istenilen düzeyde olmadığı da aşikardır.

Öte yandan NATO’nun en güçlü ikinci ordusuna sahip Türkiye, atlantik ittifakının güney kanadında NATO’ya en çok katkı sağlayan ülke olarak genişleme politikasına da İsveç ve Finlandiya’nın onayı ile birlikte destek vermiştir.

2.Son dönemde büyük ölçüde gelişen ilişkilerden biri Türkiye-BAE ilişkileri oldu, BAE milyonlarca dolar pompaladı ve Türkiye’de güçlü yatırımlara başladı, bu ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz ve gelecek dönemdeki gelişimlerini nasıl görüyorsunuz?

BAE ile türbülanslı dönemler geride kalmıştır. Karşılıklı ziyaretlerle birlikte kazan-kazan ilişkisine dayalı yeni bir model işletilmektedir. Batılı ülkeler Arap sermayesinin ülkelerine girişi için yoğun gayret sarfetmekte fakat aynı zamanda Türkiye’ye girişinin önlenmesi için de ırkçılık gibi çeşitli argümanlarla Türk-Arap ilişkilerini bozmaya yönelik istihbarat örgütlerinin çalışmaları da aşikardır.

Körfez ile şeffaflık çerçevesinde yürütülen ilişkiler neticesinde Arap sermayesi ve Arap turistlerin Türkiye tercihi, bu ilişkilerin ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

3.Ayrıca, Müslüman Kardeşler’e düşman olan ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkilerde dikkate değer bir gelişme yaşandı, bu ilişkilerin gelişmesinin ardından Türkiye’deki Müslüman Kardeşler’in kaderini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mısır’ın darbe ile devrilen Mursi’nin de aslında ölümüne yol açanların kim olduğu bilinmektedir. Türkiye, Mısır’ın darbe sürecinde en net tavrı koymuş, müslüman kardeşlerin yanında olan yegane ülkeler arasında yer almıştır.

Bu birliktelik tarihi uzun yıllara dayanan birlikteliktir. Ne zaman ki bir takım emperyal güçler Doğu Akdeniz’de Mısır ile yeni anlaşmalar peşine düşünce Türkiye doğru zamanda doğru bir tercih yaparak adeta yine Mısır’ın da faydasına olacak bir hamle yapmıştır.

Yönetimde kim olursa olsun Mısır halkı Türkiye’nin kardeşidir. Bu meyanda Mısır halkının da faydasına olacak adımların atılmasında ve diplomatik ilişkilerin tazelenmesinde önemi yıllar sonra anlaşılacak tarihi bir adım daha vardır. Darbeciler ile ilişkiler kesilirken atılan adımlar doğru olduğu gibi ilişkiler yeniden onarılırken atılan adımlar o derece isabetlidir.

 

Devamını oku

İlginizi çekebilir