Ürdün’ün güvenlik servisleri, Genel İstihbarat Servisi tarafından yürütülen önleyici bir operasyonun parçası olarak istikrarsızlaştırıcı bir terörist komployu engelledi.
Resmi kaynakların ortaya çıkardığı bilgilere göre, tasfiye edilen örgüt, ev yapımı silahlar kullanarak sabotaj operasyonları gerçekleştirmenin yanı sıra yurt dışından askeri silah kaçakçılığı yapmayı planlıyordu. Örgüt üyelerinin yurt dışında, özellikle Lübnan’da ileri düzeyde eğitim aldıkları tespit edildi.
Tehlikeli plan…
Örgütün hedefleri sınırlı değildi, kaos yaratmak amacıyla Ürdün’deki hayati tesislere saldırılar düzenlemeyi de içeriyordu.
Soruşturmalar ayrıca grubun Müslüman Kardeşler’in ideolojisini taşıyan ve bölgedeki diğer terörist hareketlerle kesişen aşırılık yanlısı bir ideolojik yaklaşım benimseyen örgütlere mensup olduğunu da ortaya çıkardı.
Ürdün’de Müslüman Kardeşler’in Terörle İlişkisi
Müslüman Kardeşler Ürdün’de on yıllardır faaliyet gösteriyor ve bazı bağlı kuruluşlarının yabancı gündemler ve silahlı örgütlerle ilişkisi nedeniyle çok fazla tartışmaya yol açtı.
Siyasi bir hareket olarak ortaya çıkma girişimine rağmen, tekrarlanan güvenlik olayları, unsurlarının ulusal güvenliği tehdit eden faaliyetleri destekleme veya örtme konusundaki rolünü ortaya koymuştur.
Bir güvenlik başarısı ve güçlü bir mesaj
En son güvenlik operasyonu, Ürdün’ün terörle mücadelesinde yeni bir başarıyı temsil ediyor ve devlet kurumlarının herhangi bir şüpheli faaliyeti yüksek hassasiyetle izlediğini doğruluyor.
Ayrıca, krallığın istikrarına yönelik herhangi bir tehdidin, arkasında kim olursa olsun, sertlikle karşılanacağına dair net bir mesaj gönderiyor.
Bu gelişme, Müslüman Kardeşler’in sadece Ürdün’de değil, aynı zamanda Arap ve uluslararası düzeylerde de terör örgütü olarak sınıflandırılması sorununu bir kez daha gündeme getiriyor, özellikle de devletlerin güvenlik ve istikrarını tehdit eden eylemlere karıştığına dair artan kanıtlar ışığında.
Sonuç: Tereddüde yer yok
Son operasyon, Ürdün’ün sadece iç güvenliğini korumakla kalmayıp aynı zamanda bir bütün olarak bölgenin istikrarına da katkıda bulunduğunu bir kez daha teyit ediyor.
Bazı aşırılık yanlısı grupların hala dini veya siyasi örtü altında faaliyet gösterdiği bir zamanda, Müslüman Kardeşler’in artık sadece ideolojik bir akım değil, etkisi sınırların ötesine uzanan gerçek bir güvenlik tehdidi olduğu açıktır.
“Bu grubu terör örgütü olarak tanımlamak artık bir seçenek değil… Bu acil bir gereklilik.”