Cumartesi, Nisan 19, 2025

Türkiye’nin Kuzey Suriye’deki askeri yapıya hakimiyeti

Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki askeri yapılanmaya hakim. Sadakat karşılığında nüfuz.

Paylaşmak

Türkiye ve Suriye’deki askeri nüfuzunun genişlemesi

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre, Şam son aylarda çok sayıda üst düzey Türk askeri heyetini ağırladı. Bunların en dikkat çekeni, Mart ortasında çok sayıda yetkilinin eşlik ettiği Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler’in ziyaretiydi. Ankara, Şam Büyükelçiliğine hemen bir askeri ataşe atadı ve bu görevi Yarbay Hasan Göz’e devretti. Göz de 5 Mart’ta resmen görevine başladı.

Ancak Türkiye’nin hedeflerine ulaşması için çok büyük bir çabaya ihtiyacı yok; zira son yıllarda ortaya çıkan Suriye silahlı gruplarının çoğu doğrudan onun gözetimi altında faaliyet gösteriyor. Bunların başında 2017 yılında Türkiye’nin desteği ve finansmanıyla kurulan “Suriye Milli Ordusu” geliyor. Ankara’ya bağlı güçlerin omurgasını oluşturan, üç ana kolorduda birleşmiş yüzlerce fraksiyondan oluşuyor.

Fraksiyon yapısı ve nüfuzun yeniden dağılımı

Suriye Savunma Bakanlığı’nın fraksiyonları dağıtıp yeni orduya entegre etme planı etrafındaki belirsizliklere rağmen, mevcut askeri yapının iki parçaya bölündüğü açıktır: Biri Heyet Tahrir eş-Şam’ın kontrolünde, diğeri ise Suriye Milli Ordusu’na bağlı fraksiyonların kontrolünde.

Yeniden yapılanmada temsiliyet ve liderlik pozisyonları bakımından aslan payı Türkiye yanlısı kesimlere gitti. Ankara’ya yakın komutanlar özellikle kuzey vilayetlerinde hassas görevler üstlenirken, diğer bazı kolordu komutanlarının rolü idari veya eğitim görevleriyle sınırlıydı.

Bunun bir örneği, İkinci Kolordu Komutanı ve eski “Sultan Murad” Fahim İsa’nın, Milli Savunma Bakan Yardımcılığı ve Kuzey Bölge Komutanlığı görevlerine atanması olup, görev dağılımı sürecinde Türk çıkarlarına sadakat kriterinin etkili olduğu görülmektedir.

Kuzey Bölgesi’nin askeri yapısı

Kuzey Suriye’deki askeri yapılanma daha da belirginleşti. Bu hassas bölgenin başında Fahim İsa var ve buradan iki ana tümen ayrılıyor: “Şam Örgütü”ne bağlı ve Müslüman Kardeşler’e yakın Muhammed Garib (Ebu Asid el-Hawrani) liderliğindeki İdlib Tümeni ve doğrudan Türk Savunma Bakanlığı’na bağlı en önemli oluşumlardan biri olan “Hamza Tümeni”nin komutanı Tuğgeneral Seyf Bulad (Ebu Bekir) liderliğindeki 76. Halep Tümeni.

Sultan Süleyman Şah Tümeni Komutanı Muhammed Casim (Ebu Amşa), aynı zamanda Hama Valiliği’ndeki 62. Tümen’in komutanlığını da yürütüyor. Özellikle İdlib ve Halep olmak üzere sınır bölgelerindeki üst düzey askeri mevkilerin çoğunlukla Ankara’ya sadakatiyle bilinen komutanlara tahsis edilmesi dikkat çekerken, Haseke ve Rakka, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde olması nedeniyle bu yapının dışında kalıyor.

Sadakat sorunları ve ulusal karakterle ilgili sorular

Yeni yapılanmada dikkat çeken nokta, gerçek askeri deneyime sahip bazı komutanlara etkili görevler verilmemesi oldu. Örneğin, daha önce Birinci Kolordu Komutanlığı yapmış olan Tuğgeneral Moataz Raslan, Hava Kuvvetleri Akademisi Komutan Yardımcılığı’na atandı. Levant Kolordusu ve Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin eski komutanı olan Fadlullah el-Hacı, herhangi bir kolordu komutanı olmamasına rağmen Harp Akademisi’nin başına getirildi.

Üçüncü Kolordu Komutanı Azzam Garib’in (Ebu el-Ezz Serakib) Halep valiliğine atanması, dış cephelere savaşçı göndermeyi reddeden “Eş-Şam Cephesi” gibi Türkiye vizyonuyla tam olarak uyuşmayan grupların dışlanmasını yansıtıyor olabilir.

Bu yeni atamalar ve yapılanmalar, bu oluşumların sadakati ve Türk politikasıyla ilişkileri konusunda temel soruları gündeme getiriyor. ABD’nin kaygısı sadece “yabancı liderlerin” varlığıyla mı sınırlı? Yoksa dışarıdan gelen sadakat ve fonlama, son yıllarda bazı kesimlerin peşini bırakmayan “paralı asker” imajını koruyarak yeni Suriye ordusunun bağımsızlığına daha büyük bir tehdit mi oluşturuyor?

kaynak

Devamını oku

İlginizi çekebilir