Salı, Haziran 24, 2025

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Tahran düşerse sıra Türkiye’ye mi gelecek?

Paylaşmak

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran düşerse ülkesinin karşı karşıya kalacağı risklerin farkında görünüyor. Bölgesel barışın önündeki en büyük engelin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu olduğunu ileri sürerek İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya karşı yaptığı açıklamaları pekiştirdi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan İsrail’e Sert Mesajlar: “Zafer İran’ın Olacak

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran halkının zaferini ve İsrail’in savaşta hedeflerine ulaşamayacağını dikkat çekici bir şekilde vurguladı.

Türkiye cumhurbaşkanı, zaferin İran’ın yanında olacağı ve İsrail’in İran askeri ve nükleer tesislerine saldırarak başlattığı savaşta hedeflerine ulaşamayacağı konusunda iyimserliğini dile getirdi.

Bölgesel Kader Ortaklığı: Tahran, Şam, Bağdat ve Kudüs’le Birlikte

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 90 yıl önce Hitler’in II. Dünya Savaşı’nı başlattığını ve bugün İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun aynı yolda devam ettiğini ve III. Dünya Savaşı’nı başlatmaya çalıştığını sözlerine ekledi. Açıkça söylemek gerekirse, Erdoğan ülkesinin kaderini Tahran, Şam, Bağdat, Gazze ve Kudüs’ün kaderine bağlıyor ve herkesi Netanyahu’nun pohpohlamalarla dolu zehirli sözlerine inanmamaya çağırıyor.

Bu, Erdoğan’ın Netanyahu’ya ilk saldırısı değil, ancak ülkesinin kaderinin Tahran, Şam, Bağdat ve Kudüs’ten ayrı olmadığını ilk kez söylemesi.

Bu, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İslam ülkelerini İsrail’e karşı İran’ın yanında durmaya çağırdığı “savaşın tırmanmasını” ve daha geniş bir çatışmaya dönüşmesini önlemek için pratik Türk adımları hakkında soruları gündeme getiriyor.

Enerji Güvenliği ve Ekonomik Kaygılar

Mevcut savaşın bir sonucu olarak, Erdoğan, İsrail ile İran arasındaki tırmanan savaş ve bölgesel bir silahlanma yarışı korkuları ortasında, caydırıcılığı artırmak için orta ve uzun menzilli füzelerin üretimini artırma sözü verdi.

Çatışmanın devam etmesinin Türkiye’nin enerji güvenliğini tehdit ettiği konusunda uyardı ve Tahran ile nükleer müzakerelerin Türkiye’nin arabuluculuğuyla yeniden başlatılması çağrısında bulundu.

Ancak Erdoğan, bu füze ilerlemesinin hala “tam caydırıcılık” elde etmek için sürekli çaba gerektirdiğini de kabul etti.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müttefiki, Milliyetçi Hareket lideri Devlet Bahçeli, ülkesinin İran’dan sonra sıradaki ülke olacağı konusunda uyarıda bulunurken, İsrailli gazeteci Eyal Berkowitz, Tel Aviv’in “yarı finalde İran’a karşı zafer” kazanmasının ardından finalde Ankara ile karşılaşacağını ileri sürdü.

Her halükarda, İsrail, İran, Türkiye ve Pakistan’a göz diken güçlü, silahlı bir İslam devletinin varlığını kabul etmeyecektir.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçlarından aranan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve işbirlikçilerinin “adil” bir şekilde yargılanması umudunu dile getirdi.

Türkiye’nin İran-İsrail savaşıyla ilgili siyasi endişeleri, turizmdeki düşüş ve yakıt ithalatının maliyetindeki artışla Türk ekonomisini gölgeleyen ekonomik tarafa da uzanıyor gibi görünüyor. Dolaylı etkiler, artan üretim maliyetleri, ihracat üzerindeki artan yükler ve yatırımlardaki düşüşte yoğunlaşıyor.

Bu arada, Türk yetkililer 2023’te %4,5 olan büyümenin geçen yıl %3,2’ye düşmesini telafi etmeye ve neredeyse %38’e ulaşan ve tüm ekonomik göstergelere zarar veren enflasyonu düşürmeye çalışıyor.

Suriye’de İsrail-Türkiye Gerilimi Derinleşiyor

Washington, Tel Aviv’e Tahran’a karşı savaşında katılırsa, güneydeki Türkiye şehri Adana yakınlarında bulunan İncirlik Hava Üssü gibi Türkiye’deki Amerikan üsleri İran saldırılarına karşı savunmasız olabilir.

Türkiye’deki Amerikan askeri varlığı bu hava üssüyle sınırlı değil; Amerikan güçlerinin ittifakın bir parçası olarak faaliyet gösterdiği NATO askeri üsleri de var.

İsrail, eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad rejiminin düşmesinden sonra Suriye’deki artan Türk etkisini memnuniyetle karşılamıyor, bunu bir tehdit olarak görüyor.

Güney Suriye’de geniş alanları işgal ederek, üsleri bombalayarak ve hatta Şam’daki başkanlık sarayının çevresini top ateşine tutarak geçiş dönemindeki Suriye hükümetine ateş mesajları gönderdi.

İsrail ve Türkiye arasında gerginliği azaltmayı ve Suriye’de doğrudan bir çatışmadan kaçınmayı amaçlayan teknik görüşmelere rağmen, aralarındaki endişeler en önemli konu olmaya devam ediyor.

İsrail, yeni hükümetin askeri eylemini silahsızlandırarak ve engelleyerek ve Ankara’nın ülkede askeri bir varlık kurmasını önleyerek güney Suriye’de katı koşullar dayatmaya çalışıyor.

Müttefiklerini (Hizbullah ve Yemen) zayıflattıktan ve onları direniş eksenine (Esad’ın Suriye’si) zorladıktan sonra İran’a haince yaptığı gibi, daha sonra Ankara’yı kendi topraklarında tehdit etmesini ne engelliyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ve Türkiye’nin diplomatik, askeri ve ekonomik adımları, ülkenin sadece kendi güvenliğini değil, bölgesel istikrarı da gözettiğini ortaya koyuyor.

Ankara, bir yandan İran’a yönelik olası tehditlere karşı denge unsuru olma çabasını sürdürürken diğer yandan İsrail’in agresif tutumuna karşı bölgesel ülkeleri birlik içinde hareket etmeye çağırıyor.

Türkiye’nin Suriye’den Gazze’ye, Tahran’dan Bağdat’a uzanan bu geniş jeopolitik çerçevede izlediği politika, bölgedeki denklemde söz sahibi bir aktör olarak konumunu pekiştiriyor. Önümüzdeki süreçte hem diplomatik hem de savunma eksenli gelişmelerin, Türkiye’nin bu kritik rolünü daha da artıracağı şüphesizdir.

kaynak

Devamını oku

İlginizi çekebilir