Türkiye ciddi bir demografik krizle karşı karşıya… Ailelerin yarısı çocuksuz ve gelecek, nüfusta şok edici bir düşüşle görünüyor.”
Türkiye Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye’deki ailelerin yarısının çocuğu olmadığını doğrulayarak, önümüzdeki beş yıl içinde ilkokul çağındaki çocuk sayısında 900.000 çocuk azalması beklendiği uyarısında bulundu.
Ailelerin yarısı çocuksuz. Resmi uyarı ülkeyi sarstı
Bakanın sözleri, bakanlığının TBMM Planlama ve Bütçe Komisyonu önünde yaptığı 2026 bütçe görüşmeleri sırasında geldi ve düşük doğurganlık oranının ülkeyi tehdit ettiğini kaydetti.
“Bugün ailelerin yüzde 50’si çocuksuz yani Ailelerin yarısı çocuksuz . İstatistik Enstitüsü’ne göre, ilkokul öğrencilerinin sayısı 2030 yılına kadar 900.000 azalacak. 2100 yılına gelindiğinde nüfus 55 milyona, hatta 25 milyona düşebilir. Ekonomide doğurganlığın azalmasını açıklamak sadece kısa bir bakıştır; sorun gelir veya istihdamdan daha derindir.”
Bakım evlerindeki istismara yönelik eleştirilere yanıt veren bakan, hiçbir ihlale göz yumulmayacağını vurgulayarak, çocuklara yönelik şiddeti veya yaşlıların üzerine düşme riskini anında tespit etmek için üç ilde yapay zeka kamera sisteminin pilot uygulamasının yapıldığını kaydetti.
Sistemi bu yıl periyodik denetim raporlarıyla özel kurumlar da dahil olmak üzere tüm Türkiye’ye yaygınlaştıracağız” dedi.
Kadına yönelik şiddet konusunda ise Göktaç, mağdurlar şikayetlerini geri çekseler bile bakanlığın takip ettiğini ve Baro ile iş birliği içinde hukuki desteği güçlendirmek için çalıştıklarını söyledi.
Bakan, çocuk bakımının güçlendirilmesi bağlamında, UNICEF ortaklığında, komşularının çocuklarına bakan kadınlara yönelik 180 saatlik eğitim, sağlık raporları ve resmi istihdamı içeren “Komşu Annelik” projesini açıkladı ve programın deneme aşamasında olduğunu ve gerekirse gözden geçirilebileceğini kaydetti.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Eylem planı ile ailelerin refah düzeyini artırmayı, sosyal hizmet ve politikalarımızın etkinliğini ve erişilebilirliğini artırmayı hedefliyoruz” dedi.
Dünyanın büyük bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçtiğini kaydeden Göktaş, küreselleşme, kentleşme ve dijitalleşmenin hayatı kolaylaştırsa da aile içi iletişimi zayıflattığını ifade etti.
“Yaşadığımız çağda bir yanda teknolojik ilerleme, dijitalleşme ve ulusallıktan uzaklaşma.
Öte yandan ekonomik, sosyal ve kültürel değişimler aile yapısını derinden sarsıyor. Bireyselliği her şeyin üstünde tutan yaşam tarzları özellikle gençlerimiz arasında yaygınlaştı.
Bu nedenle ailenin güçlendirilmesi ve aile değerlerimizin korunması konusuna stratejik bir yanıtla yaklaşmak zorundayız.”
Azalan doğurganlık, önümüzdeki yıllarda nüfusun geleceğini tehdit ediyor.
Rakamlar artık sadece uyarı değil, geleceğin kapılarını açıkça çalan uyarılardır. Küreselleşmenin etkisi arttıkça, yaşam tarzları değiştikçe ve aile bağlantıları zayıfladıkça, daha cesur politikalara ve daha derin stratejilere duyulan ihtiyaç bir seçenekten ziyade bir zorunluluk haline geliyor. Türkiye, Ailelerin yarısı çocuksuz yani çocuksuz ailelerin oranının yüksek olması ve nüfusun geleceğini tehdit eden doğurganlık oranlarının düşmesiyle ciddi bir demografik krizle karşı karşıyadır.

