Asgari ücret arttı; bu bir nimet mi yoksa bir lanet mi? Ocak 2026 itibarıyla net asgari ücret 28.075 Türk lirası olarak açıklandı. Bu rakam, geçen yıla kıyasla yüzde 27’lik bir artışı temsil ediyor.
Asgari ücret 28.075 Türk lirasına yükseltildi.

Enflasyonun 2026 yılına kadar yüzde 30’dan yüzde 23’e düşmesi beklenirken, asgari ücretin yılda yalnızca bir kez güncellenmesi gerçeği ciddi bir sorun olmaya devam ediyor ve bu durum düşük gelirli kesimlerin satın alma gücini aşındırmayı sürdürecek.
Türk-İş (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) tarafından yayımlanan veriler, asgari ücretlilerin karşı karşıya olduğu durumu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.
Yılın başında asgari ücrete yaklaşık olarak denk olan açlık sınırı, yıl içinde 29.828 Türk lirasına yükselirken, dört kişilik bir aile için hesaplanan yoksulluk sınırı 93.697 Türk lirasına ulaştı.
Asgari ücretin yılın başında yoksulluk sınırı seviyesinde bulunmasına rağmen birkaç ay içinde bu sınırın altına düşmesi, satın alma gücündeki ciddi aşınmanın en somut göstergelerinden biri olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, asgari ücretin 2026 yılında 28.075 Türk Lirasına çıkarılması planlanmasına rağmen, yılın başında bile bu miktarın yoksulluk sınırının altında olduğunu görüyoruz.
Asgari ücret arttı: İmtiyaz mı, hak mı?
Asgari ücret arttı; Yüksek enflasyon dönemlerinde, asgari ücretin yıl içinde güncellenmesi ve en düşük gelir grubunun satın alma gücünün korunması, devletin vatandaşlarına karşı temel sorumlulukları arasında yer alır.
Bu durum, yazılı olmayan ancak hissedilen toplumsal sözleşmenin de bir gereğidir. Dolayısıyla, satın alma gücünün korunması bir imtiyaz değil, vatandaşın doğal bir hakkıdır.
Ancak, seçim dönemlerinde “müjde” olarak sunulan bu düzenlemelerden seçim sonrasında vazgeçilmesi, anlaşılması güç ve toplumsal açıdan endişe verici bir tutumdur.
Türkiye’de asgari ücret artışı enflasyonu artırır mı?
Asgari ücret arttı. artırılması kararı, özellikle son yıllarda ülkede yaşanan yüksek enflasyon oranları nedeniyle ekonomik ve toplumsal çevrelerde geniş bir tartışma yaratmaktadır. Bir kesim, düşük gelirli vatandaşların satın alma gücünü korumak için ücret artışını zorunlu görürken, diğerleri bu artışların yeni bir enflasyon dalgasına yol açabileceği uyarısında bulunmaktadır. Peki, asgari ücret artışı gerçekten enflasyonu kaçınılmaz olarak artırır mı?
Teorik açıdan bakıldığında, ücret artışları “maliyet enflasyonu” olarak adlandırılan bir mekanizma üzerinden enflasyonu etkileyebilir. İşçi ücretlerinin yükselmesi, şirketlerin üretim maliyetlerini artırır ve firmalar bu maliyetleri mal ve hizmet fiyatlarına yansıtarak tüketicilere aktarabilir. Bu etki, özellikle hizmetler, ticaret ve küçük ölçekli sanayiler gibi emek yoğun sektörlerde daha belirgin şekilde hissedilir.
Ancak, ücretleri Türkiye’deki enflasyonun tek belirleyici unsuru olarak görmek doğru değildir. Son yıllardaki deneyim, enflasyonun daha çok Türk lirasındaki kur dalgalanmaları, enerji ve ithal hammadde fiyatlarındaki artışlar, para politikaları ve küresel tedarik zincirlerindeki aksaklıklar gibi faktörlerden etkilendiğini göstermektedir. Bu bağlamda, enflasyonun sorumluluğunu yalnızca asgari ücret artışına yüklemek, ekonomik gerçekliği basitleştiren eksik bir yaklaşım olur.
Öte yandan, asgari ücret artışı iç talebi destekleyen önemli bir araçtır. Daha yüksek gelir elde eden çalışanlar, temel ihtiyaçlarını karşılamak için harcamalarını artırma eğiliminde olur ve bu durum ekonomik hareketliliğe katkı sağlayabilir. Ancak üretkenlik artışıyla desteklenmeyen ya da fiyat istikrarını sağlayacak politikalarla eşgüdüm içinde olmayan ücret artışları, zamanla enflasyonist baskıya dönüşebilir.
Artışın zamanı ve oranı da belirleyici bir rol oynar. Ani ve yüksek oranlı ücret artışları, maliye ve para politikalarıyla uyumlu bir planlama olmaksızın yapıldığında, fiyatlar üzerinde ciddi baskı yaratabilir. Buna karşılık, enflasyon, büyüme ve verimlilik göstergeleri dikkate alınarak yapılan kademeli ve dengeli artışlar, yaşam standartlarını iyileştirirken fiyatlarda sert dalgalanmalara yol açmayabilir.
Sonuç olarak, asgari ücret artışının Türkiye’de enflasyonu artırıp artırmayacağı sorusuna kesin bir yanıt vermek mümkün değildir. Bu durum, genel ekonomik koşullara ve artışa eşlik eden politikalara bağlıdır. Ücret artışları; üretimi destekleyen, fiyatları denetim altına alan ve parasal istikrarı gözeten bütüncül bir politika paketi içinde ele alındığında, vatandaşların satın alma gücünü korumak enflasyonun nedeni değil, aksine sosyal adalet ve ekonomik istikrar için gerekli bir adım olarak değerlendirilmelidir.
Asgari ücret arttı, enflasyon ne kadar yükselir?
Asgari ücret arttı, Ampirik çalışmalar, asgari ücrette yüzde 10’luk bir artışın, enflasyonu yaklaşık 2 puan yükselttiğini göstermektedir.
Bu çerçevede, asgari ücretteki yüzde 27’lik artışın, enflasyon oranına yaklaşık 5,5 puanlık bir ilave etki yapacağı söylenebilir.
Asgari ücret tartışması neden enflasyonla mücadele için yanlış bir zemin?
Enflasyona karşı ne kadar katı bir tutum benimsenirse benimsensin, asgari ücreti bu tartışmanın merkezine koymak doğru değildir.
Çünkü enflasyonu düşürmek amacıyla asgari ücret artışlarını sınırlamak, kayıp yükünü düşük gelirli kesimlerin üzerine aktarmak anlamına gelir.
Buna karşılık, kapsamlı bir kalkınma programı ile arzın artırılması, hem büyüme yaratan hem de enflasyonun düşmesine katkı sağlayan bir çözüm sunar.
Ayrıca, siyasi gerilimi azaltan ve kutuplaşmayı sınırlayan politikalar, gerek sermaye akımları gerekse beklentilerin yönetimi açısından dezenflasyon sürecinin yükünü de hafifletir.

