Ayşe Barım Davası: Bugünkü ilk duruşmasında mahkeme, Türkiye eğlence sektörünün önde gelen yetenek yöneticisi Ayşe Barım’ın tutukluluk süresinin uzatılmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma tarihi 1 Ekim olarak belirlendi.
ID Consultancy & Training Ltd’nin kurucusu ve ortağı olan Barım, 2013’teki hükümet karşıtı Gezi Parkı protestolarındaki iddia edilen rolü nedeniyle “hükümeti devirme girişimine yardım etme” suçlamasıyla 30 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya.
Ayşe Barım Davası: Davasındaki en büyük endişe, kötüleşen sağlığı. Barım bu ay 56 yaşına giriyor ve avukatlarının derhal serbest bırakılmasını talep ederken atıfta bulunduğu, hayati tehlike arz eden kalp rahatsızlıklarının yanı sıra iki beyin anevrizması teşhisi kondu.
Bugünkü duruşmanın ardından Barım’ın davası, ülkenin ana muhalefet partisine yönelik artan baskının ortasında Türkiye’nin eğlence sektöründeki hükümet eleştirilerini susturmak için tasarlanmış bir siyasi dava olarak yaygın olarak görülmeye devam ediyor.
Sinema eleştirmeni Şenay Aydemir, Turkey Recap’e yaptığı açıklamada, “Ayşe Barım’ın tutuklanması sektöre yönelik bir müdahale olarak görülüyor, evet, aynı zamanda kültür endüstrisi aktörlerine ve muhalefete yakın aktörlere bir uyarı olarak görülüyor” dedi.
Ayşe Barım Davası: Tutuklamaya kadar
Yıllarca, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin vizyonu ile Türkiye’nin popüler kültüründe tasvir edilen anlatılar arasındaki uyumsuzluktan şikayet etti.
Erdoğan 2020’deki bir konuşmasında “Medyamız sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor” dedi. “Bilimde, sanatta ve kültürde benzer sorunlarla karşı karşıyayız. Kendimizi dünyaya anlatamıyoruz. Bu nedenle, hala entelektüel gücümüzü oluşturamadığımızı düşünüyorum.”
Türkiye’nin eğlence sektöründe Barım, önde gelen yapımlarda en iyi oyuncularla çalışan perde arkasındaki bir güç simsarını temsil ediyordu.
Ayşe Barım Davası: Eylül 2024’e kadar genellikle spot ışıklarından uzak kaldı, hükümet yanlısı TV100 web sitesinin köşe yazarı Fuat Uğur tarafından yayınlanan bir makalede iddialar hakkında söylentiler dönmeye başladığında.
Haberde, bir kadın yetenek yöneticisinin, şarkıcının sevgilisi tarafından ödendiği iddia edilen beş milyon dolar karşılığında bir kadın oyuncu ile ünlü bir eşcinsel şarkıcı arasında sahte bir ilişki ayarladığı iddia edildi.
Ayşe Barım Davası: Makalenin yayınlanmasından dört ay sonra, Ayşe Barım’ın ulusal kamu yayın kuruluşu olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’na (TRT) oyuncu sağlamadığı yönündeki suçlamalar arasında iddia popüler söylemde yeniden gündeme geldi.
10 Ocak’ta, sektör üzerindeki etkisiyle ilgili bir soruşturma başlatıldı. “Şantaj” ve “çalışma özgürlüğünün ihlali” yoluyla eğlence sektörünü tekeline alma suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. 13 Ocak’ta kendisine seyahat yasağı konuldu ve ilk mahkeme ifadesini verdi.
Savcıya, “Birdenbire, makalenin yalnızca o paragrafı [ücretli ilişki iddiasına atıfta bulunan] alındı ve farklı Twitter hesaplarında paylaşıldı. Bu durum, çok yoğun bir karalama ve iftira kampanyasıyla karşı karşıya olmama neden oldu.” şeklinde ifade etti.
Sahte bir ilişki içinde olduğu iddia edilen oyuncu ayrıca bir tanık ifadesi verdi ve anlatıyı reddetti.
Suçlamalar Gezi’ye de genişledi
Ayşe Barım Davası: 16 Ocak’ta İstanbul Başsavcılığı, Barım hakkında “Taksim’deki Gezi Parkı merkezli olaylara katılımıyla ilgili yazılı ve görsel medyada yer alan iddialar” temelinde 2013’teki hükümet karşıtı protestoları kastederek başka bir soruşturma başlattı.
“Türkiye Cumhuriyeti’ni devirme veya engelleme girişimine yardım etme” suçlamasıyla yargılandı ve Barım 24 Ocak’ta gözaltına alındı.
Üç gün sonra Barım, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gezi protestolarıyla ilgili suçlamalarla hapse atılan en önemli isim olan hayırsever Osman Kavala ve milletvekilleri, bürokratlar, gazeteciler ve avukatlar da dahil olmak üzere birçok siyasi tutuklunun bulunduğu Silivri Cezaevi’nde tutuklu yargılanıyor.
Ayşe Barım Davası: Savcılık, Barım için 171 sayfalık bir iddianame hazırladı ve Gezi protestoları hakkında toplumsal ve küresel algıları şekillendirmek için film, belgesel ve videoların çekilmesini denetlediğini iddia etti. İddianamede ayrıca sanatçılara sosyal medyada protestolarla ilgili hashtag’ler paylaşmaları talimatını verdiği ve sanatçıları gösterilere katılmaya “zorladığı” iddia edildi.
İddianamede, “Barım, Gezi Parkı olayları sırasında şiddetin tırmanmasını koordine etti ve şirketine bağlı sanatçılar aracılığıyla eyleme geçme çağrıları yaparak protestocuları kışkırttı ve sosyal medyada ve sahada planlama, örgütleme ve yönlendirme yaptı, halkın sempatisini çekme ve kitleleri yönlendirme potansiyeli yüksek sanatçı-oyuncular adına kararlılık gösterdi ve kendisine bağlı sanatçıların paylaşımlar yapmasını sağladı” denildi.
İddianamede, film eleştirmeni Şenay Aydemir, iddiaları değerlendirirken Barım’ın davasının hükümetin Türkiye’deki sanat ve kültürü etkileme konusundaki temel hırsını vurguladığını söyledi.
Aydemir, Türkiye özetine, “Türkiye’deki iktidar bloğu çok pragmatik bir yapıya sahip,” dedi. “Hükümetin bir kanadının başlattığı bir gelişme, diğer kanatlarda da şu refleksi yaratıyor: ‘Bu süreci kendi lehimize nasıl kullanabiliriz?'”
“Bütün bunlar kültürel hegemonya kurmak için mi yapılıyor?” diye sordu. “Cevap evet. Sorunun milyar dolarlık dizi endüstrisini yeniden düzenlemekle ilgili bir yönü olduğu şüphesiz.”
Aydemir, hükümete yakın yapım şirketlerine oyuncu sağlamadığı yönündeki ilk söylentilerin bir “intikam operasyonu”nu tetiklemiş olabileceğini söyledi.
Ancak soruşturmasının Gezi protestolarıyla ilişkilendirilmesinin tüm sanat ve kültür camiası için bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
“İktidar bloğu… sosyal medya paylaşımları aracılığıyla kadın cinayetleri, haksız tutuklamalar ve çevre felaketleri gibi birçok konuda kamuoyunu şekillendirmede etkili olan aktörleri sindiriyor,” dedi.
“Onları işsizlikle tehdit ediyorlar,” diye ekledi Aydemir. “Oyuncuları sindirme amacı hafife alınmamalı. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından açıklanan boykot listelerini yayan oyuncular işlerinden atıldı.”
Ayşe Barım Davası: Barım’ın sağlık durumu
Barım’ın tutukluluğundan bu yana, önceden var olan sağlık durumları cezaevinde daha da kötüleşti. Avukatları, ani ölüm riski gerekçesiyle tahliye talebinde bulundu, ancak herhangi bir işlem yapılmadı.
Barım’ın avukatı Deniz Ketenci, son sağlık muayenesinde ileri düzeyde kardiyolojik hastalıkları olduğunu ve kalp pili takılması gerektiğini belirtti.
Ayşe Barım Davası: Ketenci, Turkey recap’e yaptığı açıklamada, “Bu değerlendirmeler ışığında acil ameliyata alınması gerektiği belirtildi.” dedi. “Ayrıca, nöroloji [beyninde] iki anevrizma tespit etti. Birinin büyüdüğü ve genişlediği söylendi.”
Avukatına göre, Barım cezaevinde dört kez bilincini kaybetti. Sağlık sorunları nedeniyle, dokuz kişilik bir hekim kurulu, Barım’ın yaşamı tehdit eden bir sağlık olayı riskiyle karşı karşıya olduğu sonucuna vardı.
Kurul, 2 Temmuz’da yayınlanan bir sağlık raporunda, Barım’ın kardiyovasküler sağlığının kötüleştiğini ve cezaevinde yeterli tıbbi müdahalelere erişemeyeceğini belirledi.
Ketenci, Barım’ın sağlık durumlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “Cezaevi koşullarında her an beyin kanamasına yol açabilecek ani bir olaya karşı tüm tedbirlerin alınmasının önemi vurgulandı.” dedi.