1945’te Şanlıurfa’da doğan bekir Coşkun, Ankara’da Yüksek Gazetecilik Okulu’nu bitirmişti.
Bekir Coşkun hayatı
Bekir Coşkun (1945 – 18 Ekim 2020), önde gelen Türk gazetesi Cumhuriyet’te Türk gazeteci, yazar ve köşe yazarıydı. Hürriyet gazetesinde, gazetenin genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök tarafından tartışmalı bir şekilde görevden alınmadan önce birlikte çalıştığı Emin Çölaşan’ın iyi bir arkadaşıydı. Sadık laikler olarak her ikisi de Adalet ve Kalkınma Partisi‘ni eleştiriyordu. Coşkun, 1978’de Günaydın gazetesine ve 1987’de Sabah gazetesine katıldı ve 1993’te Hürriyet’e taşındı.
Temmuz 2007 Genel Seçimlerinden birkaç hafta önce yazdığı bir makalede, AK Parti taraftarlarını “göbeğini kaşıyan adamlar” olarak nitelendirdi.Abdullah Gül’ün 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının ardından, Coşkun’un “Cumhurbaşkanım olmayacağını” açıklaması üzerine Başbakan Erdoğan, “Gül’ü Cumhurbaşkanı olarak görmüyorsa vatandaşlığından vazgeçmeli ve ülkeyi terk etsin” diyerek karşılık verdi. Bu, ülkedeki laiklik yanlıları arasında AK Parti ideolojisini paylaşmayanların artık ülkede hoş karşılanmayacağı yönünde bir haykırışa yol açtı.
2007 yılında Emin Çölaşan, Hürriyet’ten ayrıldıktan sonra bir süre o da ayrılmayı düşündü. Bu arada rakip gazete ve sadık laik Cumhuriyet, ona köşe yazarlarından biri olarak bir pozisyon teklif etti. Ağustos 2007’de Coşkun’un köşe yazılarının iki hafta süreyle yayında olmaması kimileri tarafından yakın bir geçişe bağlandı. Bu süre zarfında Türkiye’nin en güçlü medya holdinginin (Hürriyet’in sahibi olan Doğan Medya Grubu) sahibi Aydın Doğan, Cumhuriyet temsilcilerini tekliflerini geri çekmeye ikna etti.
2009’da Hürriyet’ten istifa etti ve kısa bir süre sonra Başın Öne Eğilmenin adlı kitabında anlattığı bir bölümle Habertürk’e geçti. Bir yıl sonra tartışmalı koşullarda Habertürk’ten ayrıldı ve Kasım 2010’da Cumhuriyet’e taşındı. Muhalefetteki CHP partisi, Habertürk’ün özelleştirme ihalelerine giren ana şirketi Ciner Grubu’na fayda sağlamak için Coşkun’un AKP’ye iyilik yaparak Habertürk’ten ihraç edildiğini iddia etti.
2012’de Coşkun, Cumhuriyet gazetesinde “bir kurt ile evcilleştirilmiş bir köpek arasındaki hayali bir diyalog olan “Paşa” – popüler bir köpek adı ve Osmanlı döneminde genel için kullanılan bir kelime. ama kişinin tasma takmayı kabul etmesi ve kemikler ve yastıklar karşılığında sahibine itaat etmesi gerektiğini söylüyor.” Köşe yazısı, orduyu dava etmeye çağıran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kınandı; Ordu Genelkurmay Başkanlığı şikayette bulundu ve savcılar soruşturma başlattı.
Ölümü:
Bir süredir kanser tedavisi gören ünlü gazeteci Bekir Coşkun, akşam saat 20.30 sıralarında rahatsızlanarak yaşamını yitirdi. Bekir Coşkun’un Ankara Şehir Hastanesi’nde yaşamını yitirdiği öğrenildi.75 yaşındaki gazeteci Bekir Coşkun, uzun süredir akciğer kanseri tedavisi görüyordu. 75 yaşındaki gazeteci Bekir Coşkun, uzun süredir akciğer kanseri tedavisi görüyordu.
Ankara Şehir Hastanesi Başhekimi Bekir Coşkun’un ölümüyle ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ülkemiz basın camiasının değerli isimlerinden Sayın Bekir Coşkun, akşam saatlerinde aspirasyon ve aspirasyona bağlı solunum durması nedeniyle Ankara Şehir Hastanesi Acil Servisi’ne getirildi. Görevi, hayati fonksiyonları geri dönmeyen Sayın Bekir Coşkun vefat etmiştir. Değerli ailesine ve basın camiasına başsağlığı dileriz”.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hayatını kaybeden Bekir Coşkun’a Allah’tan rahmet diledi. yayınladığı mesajında Türkiye’nin basın camiasının emektar isimlerinden Coşkun’u kaybettiğini belirtti. Kemal Kılıçdaroğlu, Bekir Coşkun’a, ailesine, sevenlerine ve Türk halkına taziyelerini ileterek, Coşkun’un hayatını adadığı gazetecilik mesleğini ilkelerine bağlı kalarak ömrünün sonuna kadar sürdürdüğünü ifade etti.
Kılıçdaroğlu mesajında şu ifadelere yer verdi: “Kalemini satmadı, eğilmedi, eğilmedi. Onu her zaman bu dik duruşuyla hatırlayacağız. Bekir Coşkun, hayvan hakları savunucusu olduğu kadar gazeteci ve sanatçıydı. Ayrıca 4 Ekim tarihli son yazısını da adamıştı. 2020 onlara Ama belki de bize vedası 30 Eylül 2020. O gün, “Yazmayı bilmiyorum. yaz bilmiyorum. Bu yaz böyle geçti. Önümüzdeki yaz hakkında bir bilgim yok…”
