Samanyolu’nun bilinen ikinci en büyük kara deliği tespit edildi

Samanyolu’nun bilinen ikinci en büyük kara deliği tespit edildi

Gökbilimciler, galaksimizin merkezinde gizlenen süper kütleli kara delik dışında Samanyolu’nda bilinen en büyüğü olan, Güneşimizinkinden yaklaşık 33 kat daha büyük bir kütleye sahip bir kara delik keşfettiler.

Araştırmacılar Salı günü yaptığı açıklamada, yeni tanımlanan kara deliğin Dünya’dan yaklaşık 2 bin ışıkyılı uzaklıkta (kozmik açıdan nispeten yakın) Aquila takımyıldızında bulunduğunu ve onun etrafında dönen bir yıldıza sahip olduğunu söyledi.

Işık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafe (9,5 trilyon km) olarak tanımlanıyor

Kara delikler, ışığın bile kaçamayacağı kadar güçlü yer çekimine sahip, olağanüstü yoğun nesnelerdir ve bu da onları tespit etmeyi zorlaştırır.

Bu yıldız, Avrupa Uzay Ajansı’nın Gaia misyonunda yapılan gözlemler yoluyla belirlendi çünkü etrafında dönen yıldızda bir yalpalama hareketine neden oldu.

Kara deliğin kütlesini doğrulamak için Avrupa Güney Gözlemevi’nin Şili merkezli  Büyük Teleskobu ve diğer yer merkezli gözlemevlerinden elde edilen veriler kullanıldı.

Paris Gözlemevi’nde çalışan Fransız araştırma ajansı CNRS’den araştırma mühendisi Pasquale Panuzzo, “Bu kara delik sadece çok büyük değil, aynı zamanda birçok açıdan da çok tuhaf. Gerçekten görmeyi hiç beklemediğimiz bir şey” dedi.

Tek bir yıldızın çökmesi sonucu oluşan kara deliklere yıldız kara delikleri deniyor.

Yıldız, süpernova olarak adlandırılan ömrünün sonunda patladığında, bazı maddeleri uzaya fırlattı, geri kalanı ise şiddetli bir şekilde çökerek bir kara delik oluşturdu.

Plüton’un kalbinin nasıl oluştuğunu artık biliyoruz

Plüton’un en tanınabilir özelliği, Tombaugh Regio olarak bilinen, üzerindeki kalp şekli. Yeni bir araştırma bu şeklin yer aldığı bölgenin nasıl oluştuğunu gün yüzüne çıkarıyor.

NASA’nın uzay aracı New Horizons (Yeni Ufuklar) 2015 yılında gezegenin yanından geçerken, yüzeydeki bu romantik görünümlü şekli yakalamıştı.

Tombaugh Regio olarak bilinen yapı, Plüton’un bilim insanlarınınn düşündüğü gibi çorak bir doğal görünüme sahip olmadığını gösteren başlıca örneklerden biriydi.

Nature Astronomy dergisinde yayınlanan araştırmaya göre kalp, Plüton’un 640 kilomere genişliğinde, yüzde 15’i kayadan oluşan bir nesneyle çarpışması sonucu oluştu.

Bu parametrelere göre, nesne Plüton’un yüzeyini kısmi bir darbeyle parçaladı.

Çarpan cismin çekirdek kısmı, muhtemelen kalbinin düzgün buz tabakaları altında hala orada bulunuyor.

Ortaya çıkan şekil, tipik çarpma kraterine benzemek yerine, buzlu bir gözyaşı damlası gibi görünüyor.

Araştırmacılar bu senaryoyu Plüton’un yüzeyindeki etkileri ve ortaya çıkan oluşumları simüle etmek için bilgisayar modellerini kullanarak belirlediler.

Bilimsel olarak Tombaugh Regio olarak bilinen Plüton’un kalbi, açık rengini nitrojen buzundan alıyor.

Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegen Laboratuvarı’nda profesör olan çalışmanın yazarlarından Erik Asphaug, Güneş sisteminin uzak noktalarındaki buzlu cisimler arasındaki etkilerin güneşe daha yakın olanlara benzemediğini söyledi .

Araştırmacılara göre eğer Plüton’un bir yer altı okyanusu olsaydı, kalp şeklindeki bölge dönme hareketi sebebiyle kutuplara doğru kayardı.

Ancak ekvatora yakın konumu, bu teorinin geçersiz olduğunu gösteriyor.

Kaynak

https://www.trthaber.com/haber/dunya/plutonun-kalbinin-nasil-olustugunu-artik-biliyoruz-851257.html

editor, author
Ben Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgilenen bir yazar ve gazeteciyim.

İlgili Makaleler

Send this to a friend