Columnist ve Şehir Plancısı Ahmet Gemici: Günümüzün hızla değişen ve büyüyen kentlerinde, şehir planlaması yalnızca konut, ticaret ve altyapı alanlarının düzenlenmesiyle sınırlı kalmıyor.
Güvenlik, savunma ve stratejik amaçlar da kentlerin sağlıklı ve sürdürülebilir gelişiminde kritik bir rol oynuyor. Bu bağlamda askeri alanların şehir planlamasındaki yeri ve önemi, giderek daha fazla gündeme gelmektedir.
Columnist ve Şehir Plancısı Ahmet Gemici: Kent Güvenliğinde Yeni Dönem
Son yıllarda yaşanan uluslararası çatışmalar ve savaşlar, şehirlerin doğrudan hedef haline
gelmesiyle kentsel alanların korunmasının ne kadar hayati olduğunu açıkça göstermiştir.
Columnist ve Şehir Plancısı Ahmet Gemici: Bir şehir plancısı olarak vurgulamak isterim ki, sadece fiziksel mekânların değil, aynı zamanda kentte yaşayan insanların güvenliğinin sağlanması, planlamanın temel önceliklerinden biri
olmalıdır.
Bu gerçeklik, askeri alanların ve savunma altyapılarının kent içinde veya çevresinde stratejik bir şekilde konumlandırılmasını zorunlu kılmaktadır.
Columnist ve Şehir Plancısı Ahmet Gemici: Askeri alanlar, sadece ulusal savunmanın temel taşları olmakla kalmayıp, aynı zamanda şehirlerin sosyal, ekonomik ve çevresel dengelerinin korunmasında da kilit noktalardır.
Stratejik konumları itibarıyla bu alanlar, şehirlerin güvenlik koridorlarını oluşturmakta, kritik
altyapıların korunmasına hizmet etmekte ve gerektiğinde hızlı müdahale imkânı
sağlamaktadır.
Özellikle artan jeopolitik riskler ve küresel güvenlik tehditleri göz önüne alındığında, askeri alanların planlama süreçlerine entegre edilmesi kaçınılmazdır.
Ancak, askeri alanların şehir içinde veya çevresinde konumlanması, kentsel gelişimle zaman
zaman çatışmalara yol açabilmektedir.
Bu nedenle, planlamacılar için temel görev, askeri ihtiyaçlar ile kentin büyüme dinamikleri arasında hassas bir denge kurmaktır. İyi planlanmış bir strateji, hem askeri varlıkların etkin kullanılmasını sağlar hem de kentsel alanın fonksiyonel ve sosyal açıdan gelişmesine zemin hazırlar.
Son dönemde teknolojik gelişmeler ve akıllı şehir uygulamaları, askeri alanların yönetiminde
yeni fırsatlar sunmaktadır. Dijital haritalama, güvenlik sensörleri ve veri analitiği gibi araçlar,
bu alanların hem daha etkin korunmasını hem de çevresindeki kentsel faaliyetlerle uyumlu
hale getirilmesini mümkün kılmaktadır.
Türkiye özelinde de askeri alanların şehir planlamasındaki stratejik rolü giderek daha fazla
önem kazanmaktadır. Genişleyen şehirler, askeri tesislerin yer seçimini ve sınırlarını yeniden
gözden geçirmeyi zorunlu kılarken; şehir planlamasında entegre çözümler geliştirmek, ulusal
güvenlik ile kentsel refahı bir arada sağlamanın anahtarıdır.
Sonuç olarak, günümüzün karmaşık güvenlik ortamında, askeri alanların şehir
planlamasındaki stratejik önemi, sadece bir mekânsal düzenleme meselesi değil; kent
sakinlerinin hayatını ve geleceğini koruyan hayati bir görevdir.
Biz şehir plancıları olarak, kentlerimizi hem yaşanabilir hem de dirençli kılmak için güvenlik ve savunma perspektifini planlama süreçlerinin merkezine koymak zorundayız.