NATO’nun en büyük ikinci ordusunun komutanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkesinin demokrasi mücadelesine katılmaktan çok dünyanın kendisine ihtiyacı olduğuna inanıyor.
ABD ve Avrupa güvenlik sorunlarıyla meşgulken, Erdoğan kendisini Ukrayna’dan Orta Doğu ve Afrika’daki çatışma bölgelerine kadar bölgede kilit bir arabulucu olarak kanıtladı.
Avrupa başkentlerinden gelen bazı itirazlar dışında, Türk mahkemesinin Pazar günü İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu resmen tutuklamasının ardından uluslararası tepki gözle görülür şekilde yoktu.
Görevden ayrılan Almanya Şansölyesi, birkaç gün önce tutuklanmasını “sinir bozucu” olarak nitelendirdi. Başkan Donald Trump liderliğindeki ABD Dışişleri Bakanlığı ise konuyu reddetti ve bunu bir iç mesele olarak değerlendirdi.
Son dönemde yaşanan iç siyasi kriz, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini ve demokratik değerlerini gözle görülür biçimde etkiliyor.
Türk hükümeti savcıların siyasi baskı altında hareket etmediğini söylüyor. Ancak pek çok eleştirmen Erdoğan’a meydan okuduktan sonra kendilerini parmaklıklar ardında buldu; en son bu yıl bir dizi tutuklama ve soruşturma dalgası yaşandı.
Ancak yaklaşan seçimlerde Erdoğan’ı mağlup edebilecek kapasitede olduğu düşünülen İmamoğlu gibi önemli bir ismin hapse atılması eşi benzeri görülmemiş bir durum.
Erdoğan muhtemelen Türkiye’nin artan stratejik öneminin demokratik eksikliklerine ağır bastığı yargısına vardı.
Yatırımcıların Türk varlıklarını terk etmesine ve yabancı paranın ülkeye geri getirilmesinde son zamanlarda kaydedilen ilerlemeyi sekteye uğratmasına rağmen, bu bahis şu ana kadar siyasi olarak işe yaradı.