Ege Denizi’nde 6 Büyüklüğünde Deprem: Uzmanlardan Artçı Uyarısı

Ege Denizi’nde 6 Büyüklüğünde Deprem, başta Muğla ve İzmir olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde hissedildi. Vatandaşlar, şiddetli sarsıntıyla büyük panik yaşarken, uzmanlardan peş peşe açıklamalar geldi.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, saat 06.19’da Ege Denizi açıklarında, yerin 17.7 kilometre derinliğinde 6 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Depremin merkez üssünün, Muğla’nın Datça ilçesine 166 kilometre uzaklıkta olduğu belirlendi.

Deprem, İzmir ve çevre illerde de hissedilirken, ilk belirlemelere göre herhangi bir can veya mal kaybı yaşanmadı.

Kandilli Rasathanesi ise depremin büyüklüğünü 6.1 olarak açıkladı.

Uzmanlardan Artçı Deprem ve Tsunami Uyarısı

Ege Denizi’nde 6 Büyüklüğünde Deprem sonrası açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Okan Tüysüz, bölgede 5 büyüklüğüne kadar artçı sarsıntıların yaşanabileceğini belirtti. Tüysüz, “Tsunamiler özellikle yüzeye yakın depremlerde daha sık görülür. Bu depremde tsunami oluşma ihtimali var ancak oldukça düşük” ifadelerini kullandı.

Yetkililer, vatandaşları artçı sarsıntılara karşı dikkatli olmaları konusunda uyarırken, gelişmelerin yakından takip edildiği bildirildi.

Prof. Dr. Ercan: ” Ege Denizi’nde 6 Büyüklüğünde Deprem, Türkiye’de Başka Depremleri Tetiklemez”

Ege Denizi’nde 6 Büyüklüğünde Depreme ilişkin açıklamalarda bulunan Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Övgün Ercan, sarsıntının Türkiye’de başka fay hatlarını etkilemesinin beklenmediğini söyledi.

Sosyal medya hesabından değerlendirme yapan Prof. Dr. Ercan, depremin Girit Adası’nın kuzeydoğusunda, yerin 25 kilometre derinliğinde gerçekleştiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Girit’in kuzeydoğusunda 25 km derinlikte meydana gelen Ege Denizi’nde 6 Büyüklüğünde Deprem, Teke Yarımadası’nı sarsmıştır. Bu sarsıntı, Ege Denizi’nin altına dalan Afrika levhası üzerinde meydana gelmiştir. Depremin ardından 5 büyüklüğüne varan artçılar görülebilir. Ancak bu deprem, Türkiye’de başka bir depremi tetiklemez.”

Uzmanlar, Ege bölgesindeki sismik hareketliliğin dikkatle izlenmesi gerektiğini vurgularken, halktan resmi açıklamalar dışında bilgiye itibar edilmemesi çağrısında bulunuyor.

Geçtiğimiz günlerde Ege Denizi’nde 6 Büyüklüğünde Deprem, Türkiye’nin doğal afetlere karşı ne kadar hazırlıklı olduğunu bir kez daha gündeme taşıdı. Özellikle fay hatlarının yoğun olduğu bir coğrafyada yer alan Türkiye, her an yeni bir felaketle karşı karşıya kalabilir. Peki, olası büyük bir deprem ya da doğal afet karşısında ne kadar hazırız?

AFAD ve Resmî Kurumların Rolü

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türkiye’de afet yönetiminden sorumlu ana kurum. Gerek erken uyarı sistemleri, gerekse eğitim ve tatbikatlarla halkı bilinçlendirme konusunda önemli adımlar atıyor. Ancak uzmanlara göre, kurumların çabaları tek başına yeterli değil; halkın ve yerel yönetimlerin de sorumluluk alması gerekiyor.

Bina Stoku ve Kentsel Dönüşüm Gerçekleri


Depremlerde en çok konuşulan konulardan biri, Türkiye’deki mevcut bina stokunun dayanıklılığı. Yapıların büyük bölümü 1999 Marmara Depremi öncesi inşa edildi ve günümüz yönetmeliklerine uygun değil. Kentsel dönüşüm projeleri hız kazansa da süreç hâlâ yavaş ilerliyor.

İMO’nun (İnşaat Mühendisleri Odası) verilerine göre, Türkiye genelinde milyonlarca yapı risk altında.

Erken Uyarı ve Eğitim Sistemi Yeterli mi?


Deprem öncesi birkaç saniyelik erken uyarı bile hayat kurtarabilir. İstanbul gibi metropollerde bu sistemlerin kurulmasına başlansa da, ülke genelinde erişim sınırlı. Öte yandan, ilkokuldan itibaren verilen afet bilinci eğitimlerinin hem yaygınlaştırılması hem de güncellenmesi gerektiği savunuluyor.

Yerel Yönetimlerin Sorumluluğu


Belediyeler, afet toplanma alanlarını belirlemek, yapı ruhsatlarında denetim yapmak ve halkı bilgilendirmekle yükümlü. Ancak birçok şehirde toplanma alanlarının AVM ya da konut projelerine dönüştüğü görülüyor. Ayrıca, bazı belediyelerin afet planlarının ya eksik ya da güncel olmadığı biliniyor.

Uzmanlar Uyarıyor: “Hazır değiliz”

Jeofizik ve inşaat mühendisleri, Türkiye’nin büyük ölçekte bir depreme veya afete hazırlıklı olmadığını dile getiriyor. Prof. Dr. Naci Görür başta olmak üzere birçok uzmanın uyarılarına rağmen, afet öncesi değil, sonrasında hareket edilen bir anlayış hâkim.

Ege’deki son sarsıntı, doğal afetlerin bir ‘ihtimal’ değil, ‘kaçınılmaz gerçek’ olduğunu yeniden hatırlattı. Bilimsel veriler, toplum bilinci, yerel ve merkezi yönetim iş birliğiyle birleştirilmediği sürece, Türkiye’nin büyük felaketlere karşı hazırlıklı olduğu söylenemez.

kaynak

Devamını oku

İlginizi çekebilir