Filistin’e Yahudilerin nasıl yerleşti?!

Filistin’e Yahudilerin nasıl yerleşti?!

Filistin’e Yahudilerin nasıl yerleştiği ve Filistin halkına yönelik yaşanan adaletsizlikler, tarih boyunca birçok faktörün etkisi altında gelişmiştir.

Siyonizm Hareketi ve Filistin’e Yahudi Göçü

Filistin’e Yahudilerin nasıl yerleştiği ve Filistin halkına yönelik yaşanan adaletsizlikler, tarih boyunca birçok faktörün etkisi altında gelişmiştir.

Siyonizm ve Göç Dalgaları: 19. yüzyılın sonlarında Siyonizm adı verilen bir Yahudi milliyetçilik hareketi ortaya çıktı.

Siyonizm, Yahudilerin kendi ulusal devletlerini kurma arzusunu temsil ediyordu. Bu hareketin etkisiyle Filistin’e Yahudiler göç etmeye başladı. İlk Yahudi göç dalgaları, Osmanlı İmparatorluğu döneminde başladı.

Balfour Deklarasyonu ve Filistin Sorunu

Balfour Deklarasyonu: I. Dünya Savaşı sırasında, İngilizlerin Filistin’i Osmanlı İmparatorluğu’ndan almasıyla siyasi dinamikler değişti.

1917 yılında İngiltere’nin dışişleri bakanı Arthur Balfour tarafından yapılan Balfour Deklarasyonu, Filistin topraklarının Yahudiler için “ulusal bir yurt” olarak kabul edilmesini öngören bir politika açıklaması olarak kabul edildi. Bu deklarasyon, Yahudi göçünü hızlandırdı ve Filistin’deki Arap nüfusuyla gerilimlere yol açtı.

Filistin Mandası ve İsrail Devleti’nin Kuruluşu: I. Dünya Savaşı sonrasında, Milletler Cemiyeti (sonrasında Birleşmiş Milletler) tarafından Filistin Mandası oluşturuldu ve İngiltere bölgede yönetim yetkisini elde etti.

İkinci Dünya Savaşı ve Holokost’un etkisiyle Yahudilere yönelik destek arttı. 1947’de BM, Filistin’i Yahudiler ve Araplar arasında iki bağımsız devlete bölmeyi önerdi.

Bu plan, Yahudi yerleşimcilerin Yahudi Devleti İsrail’i 1948’de ilan etmesiyle sonuçlandı. Ancak bu süreç, Filistin topraklarında birçok Arap’ın yerinden edilmesine yol açtı ve Filistin halkının durumunu daha da karmaşıklaştırdı.

Toprak İşgali ve İnsan Hakları İhlalleri: İsrail- Arap savaşları ve ardından gelen süreçte İsrail, 1967’de Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs’ü işgal etti. Bu bölgelerde İsrail yerleşim birimleri kuruldu ve Filistin halkının yaşam koşulları ciddi şekilde etkilendi.

İsrail-Filistin çatışması

İsrail-Filistin çatışması, toprak anlaşmazlıkları, sınırlama politikaları, güvenlik tedbirleri ve insan hakları ihlalleriyle sık sık ilişkilendirilir.

Bu ihlaller, Filistin halkının seyahat özgürlüğünü kısıtlama, ev yıkımı, gözaltı, toprak gaspı ve su kaynaklarının kontrolünün elde edilmesi gibi birçok formda ortaya çıkar.

Uzun vadeli bir barış sürecine rağmen İsrailliler ve Filistinliler nihai bir barış anlaşmasına varamadılar. 1993-95 Oslo Anlaşmaları ile iki devletli çözüme doğru ilerleme kaydedildi, ancak bugün Filistinliler Gazze Şeridi’nde ve Batı Şeria’nın 165 bölgesinde İsrail askeri işgaliyle karşı karşıya kalmaya devam ediyor.

Dünya çapında tarihi, kültürel ve dini çıkarlar açısından zengin bir bölgede yaşanan çatışmanın şiddeti, tarihi haklar, güvenlik sorunları ve insan hakları konularında çok sayıda uluslararası konferansa konu olmuş ve genel olarak turizmi engelleyen bir faktör olmuştur.

İsrail’in 1948’deki kuruluşunun ardından bağımsız bir Filistin devletinin ve İsrail’in kurulmasını da içerecek şekilde iki devletli bir çözüme aracılık etmek için birçok girişimde bulunuldu.

2007’de yapılan bir dizi ankete göre, hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin çoğunluğu, anlaşmazlığı çözmek için diğer herhangi bir çözüm yerine iki devletli çözümü tercih etti.

İsrail ve Filistin toplumunda çatışma çok çeşitli görüş ve düşüncelerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu, yalnızca İsrailliler ve Filistinliler arasında değil, aynı zamanda her toplumda var olan derin bölünmelerin altını çiziyor. Çatışmanın bir özelliği de neredeyse tüm süre boyunca tanık olunan şiddet düzeyi olmuştur.

Mücadele düzenli ordular, paramiliter gruplar, terör hücreleri ve bireyler tarafından yürütülüyor. Filistin’in her tarafında sivil halk arasında çok sayıda ölümle sonuçlanan kayıplar sadece orduyla sınırlı değil.

Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin ve İsraillilerin çoğunluğu iki devletli çözümü tercih ettiklerini ifade etti.

Karşılıklı güvensizlik ve önemli anlaşmazlıklar, karşılıklı güvensizlik gibi temel konularda derinlere uzanır. Karşı tarafın nihai bir anlaşmadaki yükümlülüklerini yerine getirme taahhüdü konusunda şüphecilik.

kaynaklar:

https://belleten.gov.tr/tam-metin/2267/tur

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/filistindeki-yahudi-teroru-yuz-yili-asti/2245469

editor, author
Ben Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgilenen bir yazar ve gazeteciyim.

İlgili Makaleler

Send this to a friend