Gazeteci Fatih Altaylı için tahliye kararı çıktı. Fatih Altaylı, YouTube’daki canlı yayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef aldığı ve tehdit içerikli ifadeler kullandığı gerekçesiyle tutuklanmış ve 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Altaylı’nın tahliye edildiği açıklandı.
Gazeteci Fatih Altaylı için tahliye kararı
Gazeteci Fatih Altaylı için tahliye kararı çıktı. YouTube’daki yayınında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik tehdit içeren ifadeler kullandığı gerekçesiyle 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan ve tutuklu bulunan Fatih Altaylı’nın tahliye edildiği bildirildi.
Altaylı’ya “Cumhurbaşkanını tehdit” suçundan verilen 4 yıl 2 ay hapis cezasının gerekçesinde şu değerlendirmelere yer verildi:
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararında, Altaylı’nın YouTube kanalında yaptığı açıklamalarla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı öldürmek veya suikastla tehdit ettiği ifade edildi.
Kararda, sunucunun soruları ve sanığın cevaplarının incelendiği, konuşmaların Erdoğan’ın yeniden seçilmesine ilişkin değerlendirmeler içerdiği belirtilerek, “Sanığın söz konusu videoyu ülkemizde erişime açık uluslararası bir platform olan YouTube’da alenen paylaşması, kanalın bir milyondan fazla abonesinin bulunması ve videonun yüz binlerce kez izlenmesi dikkate alındığında, sanığın tehdit içerikli ifadeyi alenen yayma kastıyla hareket ettiği anlaşılmıştır.” denildi.
Mahkeme kararında, sanığın gazeteci olduğu ve söz konusu ifadelerin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin savunmasına yanıt verilirken, Şubat 2007 tarihli Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına atıf yapıldı ve “basın özgürlüğü” kavramının kapsamı hatırlatıldı.
Haberi verme hakkının hukuka uygun kullanım koşullarının dört başlık altında toplandığı aktarıldı:
“Haberde doğruluk, güncellik, kamu yararı ve haber verme yöntemi ile içerik arasında düşünsel bağ bulunması.”
Gazeteci Fatih Altaylı için tahliye kararı: İfade özgürlüğünün sınırları
Gazeteci Fatih Altaylı için tahliye kararında, ifade ve basın özgürlüğünün mutlak olmadığı, diğer temel hak ve özgürlüklerde olduğu gibi ulusal ve uluslararası mevzuatla, özellikle AİHS’in 10/2 maddesiyle sınırlandırılabildiği vurgulandı.
Mahkeme, AİHM’in devletlerin ifade özgürlüğünü sınırlama yetkisini kullanırken müdahalenin kanuna uygun olup olmadığını, açık ve belirli olup olmadığını, meşru amaca dayanıp dayanmadığını, demokratik toplum gereklerine uygun ve ölçülü olup olmadığını gözettiğini hatırlattı.
Kararda, “Meşru amaç; kamu güvenliği, genel ahlak gibi devletlerin kanunlarında belirtilen kriterleri işaret eder. Demokratik toplumun gerekleri ise ifade ve haberin güncel olması, kamu yararı taşıması, şiddet ve nefreti teşvik etmemesi, suçu ve suçluyu övmemesi, hakarete ve kişilik haklarını zedeleyici ifadelere yer vermemesi gibi hususlardır.” denildi.
Devamında şu değerlendirmeler yer aldı:
“Günümüzde birçok modern ülkede hakaret, şeref ve haysiyeti zedeleyici ifadeler, savaş kışkırtıcılığı, anayasal düzeni zorla değiştirme çağrıları, nefret ve düşmanlığı teşvik eden sözler ifade özgürlüğü kapsamında görülmez ve suç olarak cezalandırılır. Basının hukuka uygun haber verme hakkı, haberin doğruluğu, güncelliği, kamu yararı taşıması ve kullanılan dilin hakaret içermemesi şartlarına bağlıdır.”
Mahkeme, sanığın ifadelerinin şiddet çağrısı niteliği taşıdığı ve anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşvik eden beyanlar olduğuna dikkat çekerek, söz konusu açıklamaların basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini vurguladı.
26 Kasım’da mahkeme, Fatih Altaylı’ya “Cumhurbaşkanını tehdit” suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası verilmesine ve tutukluluğunun devamına hükmetmişti.