Gazze de savaş suçları: Hamas, iki yıl önce İsrail’e saldırı planını tamamlıyordu. Bu arada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Filistin meselesini yönetilebilir bir kriz olarak görüyor ve temel tehdidin İran olduğunu ileri sürüyordu.
Netanyahu‘nun Hamas karşıtı söylemi azalmadı, ancak aynı zamanda Katar’a Gazze’ye para transferi izni vererek, gerçek dış politika önceliklerine, yani İran’la yüzleşmeye odaklanmasını sağladı.
Gazze de savaş suçları: Netanyahu, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te ölümcül saldırısını başlatmasına olanak tanıyan, kendisi ve askeri ve güvenlik liderlerinin yaptığı hatalarla ilgili bir soruşturma başlatmayı reddetti.
Yahudiler ve Araplar arasında Ürdün Nehri ile Akdeniz arasında uzanan toprakların kontrolü için yüzyıldır süren çatışma çözüme kavuşmaktan uzaktı. Aksine, alevlenmeye devam etti ve 1948 ve 1967’deki önceki çatışmalardan daha az tehlikeli olmayan bir savaşa dönüşme eşiğindeydi.
Orta Doğu, 7 Ekim’den bu yana büyük bir değişime tanık oldu. Savaşın başlamasından yaklaşık iki yıl sonra, Gazze’deki çatışma yeni ve belirleyici bir dönüm noktasına ulaştı.
Gazze de savaş suçları: Bu savaş, gazetecilerin takip etmesi en zor savaşlardan biri oldu
Gazeteciler, 7 Ekim’deki Hamas saldırısıyla şaşkına döndüler ve o zamandan beri İsrail, uluslararası gazetecilerin Gazze’ye girip özgürce haber yapmasını engelledi.
Ancak Gazze Şeridi’ndeki Filistinli gazeteciler kahramanca bir çalışma sergilediler ve görevlerini yaparken yaklaşık 200 gazeteci hayatını kaybetti.
Ancak temel gerçekler ortada: Hamas, 7 Ekim’deki saldırılarında bir dizi savaş suçu işledi ve İsrail hükümetinin verilerine göre çoğu İsrailli sivil olmak üzere 1.200 kişiyi öldürdü. Ayrıca, yaklaşık 20’sinin Gazze’de hala hayatta olduğuna inanılan 251 rehineyi de ele geçirdi.
İsrail’in o zamandan beri bir dizi savaş suçu işlediğine dair açık kanıtlar da mevcut.
Gazze de savaş suçları: İsrail’e yöneltilen suçlamalar arasında Gazze’de sivilleri aç bırakmak, on binlerce masum insanı öldüren askeri operasyonlar sırasında onları korumamak ve İsrail’in karşı karşıya olduğu askeri risklerle orantısız bir şekilde tüm şehirleri ayrım gözetmeksizin yok etmek yer alıyor.
Netanyahu ve eski savunma bakanı hakkında şu anda Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçlarından tutuklama emri çıkarıldı ve masumiyetlerini koruyorlar.
Gazze de savaş suçları: İsrail ayrıca, Filistinlilere karşı soykırım iddiasıyla Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan davaları da kınadı. İsrail ise suçlamaları reddederek, bunların anti-Semitik “kan iftiraları” olduğunu söylüyor.
İsrail dostlarının desteğini kaybediyor. 7 Ekim’deki Hamas saldırılarının ardından İsrail’in etrafında kenetlenen müttefikler, İsrail’in Gazze’deki tutumuna tahammül edemiyor.
İsrail’in en önemli müttefiki ABD Başkanı Donald Trump’ın bile, Netanyahu’nun Şam’ı bombalama emrine ve Trump’ın tanıdığı ve desteklediği yeni Suriye rejimini hedef almasına şaşırmasının ardından sabrının tükendiği söyleniyor.
İsrail’in diğer Batılı müttefikleri de aylardır sabrını kaybediyor
21 Temmuz’da Birleşik Krallık, çoğu Avrupa Birliği ülkesi, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Japonya dışişleri bakanları, İsrail’in eylemlerini kınayan ortak bir bildiri imzaladı.
Açıklamada, Gazze’deki sivillerin çektiği acıları ve İsrail’in Birleşmiş Milletler ve büyük uluslararası yardım kuruluşları tarafından kullanılan yerleşik ve güvenilir yöntemlerin yerini almak üzere başlattığı Gazze İnsani Yardım Vakfı tarafından yürütülen başarısız ve ölümcül yardım dağıtım sistemini sert bir dille dile getirdiler.
Gazze de savaş suçları: Açıklamada, “Gazze’deki sivillerin çektiği acılar eşi benzeri görülmemiş seviyelere ulaştı.” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada ayrıca, “İsrail hükümetinin yardım dağıtma yöntemi tehlikeli, istikrarsızlığı körüklüyor ve Gazze halkını insanlık onurundan mahrum bırakıyor.
Gazze de savaş suçları: Yardımların yavaş dağıtılmasını ve temel su ve gıda ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin insanlık dışı bir şekilde öldürülmesini kınıyoruz. 800’den fazla Filistinlinin yardıma ulaşmaya çalışırken öldürülmesi dehşet vericidir.” denildi.
Açıklamada, “İsrail hükümetinin sivil halka temel insani yardım sağlamayı reddetmesi kabul edilemez ve İsrail uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uymalıdır.” denildi.
Ortak açıklamanın ardından, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de Westminster’daki Avam Kamarası’nda benzer bir dil kullanarak kendi açıklamasını yaptı.