El-Culani, El-Kaide ile bağlantıları ve Suriye’deki çatışma bölgelerindeki rolüyle ilgili geniş çapta tartışmalara yol açıyor. Şiddet, kaos ve devlet yönetimindeki zorluklara dair yöneltilen suçlamalar ise bu tartışmaları daha da derinleştiriyor…
DEVRİM Mİ ? ÇÖKÜŞÜN BAŞLANGICI MI ?
📌Irak ve Suriye sahasında yüzlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutuldu
📌Tarihin en kanlı örgütlerinden IŞİD ile geçmişi biliniyor
📌Bunlara rağmen arka planı karanlık bir destekle Şam'a yürütülüp Yeni Suriye'nin ''devrimci lideri ''… pic.twitter.com/rrKplSyUF0
— Mustafa Seyfullah Kılıç (@MusSKilic) December 29, 2024
Asia Press Türkiye Yayın Yönetmeni Mustafa Seyfullah Kılıç, El-Culani ve Çatışma Alanlarındaki Rol hakkında açıklamalarda bulundu:
1- Suriye’nin farklı illerinde gerçekleştirilen şiddet eylemlerine dair (örneğin saha infazları, tecavüz, hırsızlık, kamu altyapısının tahribi) ne söyleyebilirsiniz?
Suriye’deki son durum, Lübnan’da İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmaların seyri , İsrail birliklerinin karadan istediklerini alamaması neticesinde gelişti.
İdlip’te sıkışıp kalan , tek lojistik destek yolunun Türkiye olduğu HTŞ, 36 farklı grupla birleşerek Şam’a kadar yürüdü.
HTŞ geçmişte şu an Şam’a yürüdüğü grupların bazılarıyla doğrudan çatışma içindeydi zaten.
Dış destek ve manipülasyonla şimdilik birleşmiş olsalarda İdlip’te yönetim becerisi konusunda sınıfta kalan HTŞ’nin tüm Suriye sathında tamamen kontrolü eline alması zor.
Ülkenin çeşitli kentlerine Vali olarak atadıkları ve o kentlerin asayişini emanet ettiği gruplar bahsettiğim 36 farklı örgütün temsilcileri ve gerçekte o gruplar ve sahadaki savaşçılarına HTŞ’nin yaptırım gücü çok zayıf.
Örneğin Lazkiye’ye Vali tayin edilen şahıs Ahrar Şam örgütü eski lideri , yine Lazkiye’de Ahrar Şam’ın militanları var. SMO var ÖSO var .
.Bu grup üyeleri Lazkiye’de asayişi sağlamaktan ziyade intikam hissiyle hareket eden merkezin emir komuta zincirinden uzak , bölge halkının hassasiyetlerini dikkate almayan gruplar.
Bu durum karşı tepkiyi doğuruyor. Alevi türbelerine yönelik saldırılar , Uzlaşı merkezlerine giden eski rejim ordu mensuplarının ortadan kaybolması, yargısız infazlar hepsi bu politikanın bir getirisi.
Aynı şekilde silahı olanın güçlü sayıldığı böylesi bir ortamda kanunsuzluk, hırsızlık giderek artıyor.
2- El-Culani’nin El-Kaide ile bağlantısı ve Levant bölgesindeki hedefleri nelerdir?
HTŞ 2011 yılında El Kaide’ye doğrudan bağlı olarak Nusra Cephesi adı altında kuruldu.
Örgütün kurulması emri ve görevi doğrudan Ebu Bekir El Bağdadi tarafından Colani’ye verildi. Colani’yi ÖSO ve SMO’dan ayıran şey cihadçı geleneğe tabi olması.
2016’da Ebu Muhammed Colani El Kaide’den ayrıldığını duyurdu El Nusra Cephesi’ni kurdu.
El Nusra ile IŞİD arasındaki tek fark petrol kuyuları konusundaki anlaşmazlık idi. Yoksa akide ve inanç konusunda IŞİD ile hep aynı kafadaydılar.
Zaten IŞİD ilk kurulduğunda şu an HTŞ olan militanların hepsi aslında IŞİD militanı idi. IŞİD ile ticaret yolları, sınır kapıları ve petrol kuyuları sebebiyle çatıştılar.
Colani’nin El Kaide’den ayrıldı ama İdlip’te kurulan Geçici Hükümet Konseyini ilk tanıyan da El Kaide oldu.
Yani bu ayrılma meselesi uluslararası alanda tanınabilmek meşruluk kazanmak için bir manevradan ibaretti.
Özellikle Afganistan’dan gelen El Kaide militanlarının katıldığı örgüt HTŞ oldu.
Bu arada HTŞ ve Colani’nin hedefini anlayabilmek için beslendikleri ideolojik kaynakları incelemek gerekiyor.Örneğin HTŞ liderlerinin her fırsatta röportajda dile getirdikleri ”Biladuş Şam” ın kurtuluşu meselesi !
HTŞ için Şam diyarı ya da BİLADUŞ ŞAM tıpkı İsrail’in Arz-ı Mev’ud’u (Vaad edilmiş topraklar) gibidir hatta çok benzer yönleri var
Arz-ı Mev’ud’da , Türkiye’nin doğu illerini kapsadığı gibi, HTŞ’ nin Bilad-üş Şam’ı; Adana, İçel, Osmaniye, Hatay, Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’yı da içine alır Yani sadece ”Dimaşk” bölgesi değil , şimdiki Suriye ile sınırlı değildir
Bu bölgeler Osmanlı döneminde bile Biladüş Şam olarak isimlendirilmiştir.
Colani’nin ve El Kaide’nin bu stratejisi başucu kitapları olan Biladüş-Şam İbbanül-Ahdil-Osmani kitabında açıkça belirtilir.
Akidenin ve dinin tamamlanması için Türkiye’de sayılan bu illerinde alınması ve islam devletine dahil edilmesi şarttır bunlara göre
Yazarı Muhammed Et-Tünci olan ve Beyrut basımı olan sözkonusu kitap bugün Türkiye’de El Kaide yanlısı Dar-ul Marife yayınevinden yayınlanmıştır . El Kaide ders halkalarında okutulan bir kitaptır.
Her HTŞ’li akidevi açıdan bu dersleri almak zorundadır.
Kısaca HTŞ’nin Biladuş Şam Stratejisi değiştirilmiş bir Arz-ı Mevud’dur aslında ve doğrudan İsrail stratejisine hizmet eder.
3- Tüm hükümlü, şüpheli ve teröristlerin genel bir şekilde serbest bırakılması fikrine nasıl bakıyorsunuz?
Hükümlü , Şüpheli ve terör suçundan alınanların hatta bunların içinde suçları delille sabit olanların bırakılmasının tek bir sebebi var.
O da bölgede istikrarsızlığın devamı Çünkü özelde Suriye genelde Ortadoğu’da oyun kurucuların lehine gerçekleşecek bir değişikliğin ilk safhası ”Genel İstikrarsızlık” olacaktır.
Bir de bu profile uyan şahıslar vekalet savaşının bilinçli/bilinçsiz piyonları olarak kullanışlı bir aparat görevi icra ederler.
Bu kaos stratejisinde geriye doğru giderseniz Ebu Bekir Bağdadi ve Colani gibi isimlerin de zamanında tutuldukları cezaevlerinden salıverildiklerini görürsünüz.
4- Geçici hükümetin, 2017’de İdlib’i yönetme konusundaki başarısızlığına kıyasla, şu anda devleti yönetme kapasitesine sahip olduğunu düşünüyor musunuz?
HTŞ , İdlip’te kurduğu ‘Geçici Hükümet Konseyi’ bölgedeki grupların tamamında karşılık bulmamıştı. Zorunluluk gereği İdlip’e sıkışmış kalmış bu gruplar o zaman bile kendi aralarında siyasi ve askeri çatışmalara girdiler.
Şu an Suriye’nin genelinde olduğu gibi İdlip’te Colani iktidarını pekiştirmek için şiddet yolunu kullandı . Zaman zaman İdlip’te Colani aleyhine gösteriler bile yapıldı.
İdlip’in meşhur hapishanesi Colani’nin kendi muhalifleriyle dolduruldu.Ebu Bekir El Bağdadi’nin Suriye’de örgütü kurmakla görevlendirdiği diğer figür olan Kahtani’yi öldürttü.
Türkiye sınır hattı haricinde lojistik ve destek imkanı bulamayan HTŞ , İdlip’te bir korku rejimi oluşturdu.
Şimdi mikrodan makroya bakacak olursak aynı şey ele geçirdikleri hemen hemen tüm alanlarda tekerrür ediyor.
Tüm Suriye ve özellikle sahil hattı insan hakları ihlalleri , yargısız infazlar, mezhepçilik kaynaklı olaylarla anılır oldu.
Kişisel kanaatim bir de buna birlikte hareket ettiği 36 örgütün kendi aralarındaki ganimet kavgası eklenecek.
Şu an bşr zafer havasıbdalar ama bu uzun sürmez. Tıpkı Afganistan’da Kuzey İttifakı şemsiyesi altında toplanan Afgan mücahidlerinin Rusları kovduktan sonra birbirleriyle yıllarca savaşa tutuşmaları gibi..
Çünkü HTŞ ve diğer örgütler zaten bu yüzden birbirleriyle savaşıyorlardı.
Diğer tarafta İsrail ilerlemesine rağmen İsrail ile dost kalmak istediklerine dair açıklamalar, ve bu da kendi içinde bir muhalefeti doğuracak.
Bütün bunlar eklendiğinde Suriyeyi çok iyi günler beklemediği gibi , bu sözüm bir yere not edilsin, HTŞ’nin hakimiyeti bile sınırlı kalacak hatta ipin ucunu elinden kaçıracaktır.
5- İslamcıların hedeflerinin (devlet kurumlarını ele geçirme gibi) abartıldığına dair görüşlere katılıyor musunuz?
Samimi dürüst inancını başkasına dikte etmeyen müslümanları tenzih ederek söylüyorum.
Siyasal İslamcılık yayılmacıdır. Demokrasiyi kendi ideolojilerini egemen kılmak için bir araç olarak kullanmaktan çekinmezler.
Bunların örneklerini yakinen biliyoruz. Kurumları ele geçirmek ve daha sonra iktidarlarını pekiştirmek amacıyla kullanmaktan geri durmazlar.
Hatta sadece kendinden olmayanları değil , hedeflerinin önündeki müslümanları bile hedef almaktan çekinmezler.
Bu bir abartı değil bir vakıadır gerçektir . Şöyle dönüp bir etrafımıza bakmak bile bu söylediklerimi görmek için yeterlidir.
En kötüsü de hedeflerine yürürken sarığı çıkarıp kravat takar, imam elbisesini çıkarıp papaz kıyafeti bile giyerler , emperyalizmin bölgesel projelerine ortak olup buradan fayda devşirmeye kalkar hatta bunu dile getirmekten bile çekinmezler.
Bu yolda kendileri için fetva üretecek makamlar çoktur. Siyasal İslamcılık bazen bir politik örgüt olarak bazen HTŞ gibi silahlı bir organizasyon olarak zuhur eder.
Siyasal İslamcı’nın badem bıyıklısıyla , silah elde batı projelerine bilinçli/bilinçsiz cihad adı altında piyonluk icra eden figürleri arasında fark yoktur.