ByLock’u anlık mesajlaşma için kullandığı ve hizmet hareketine üye oldukları gerekçesiyle 44 kişi tutuklandı.
Türkiye’deki yetkililer, 44 hakim ve savcı hakkında, “bylock” uygulamasını anlık mesajlaşma için kullanmaktan ve hizmet hareketine üye olmaktan tutuklama kararı aldı. Muhalefetteki Zaman gazetesinin haberine göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, sanıkların çoğunun 2011 yılında profesyonel sınav sorularının sızdırılmasından yararlandıktan sonra adli görevlerine yükseldiğine inanılıyor. Açıklamada, hükümetin kullananları Fethullah Gülen liderliğindeki hizmet hareketine ait olmakla suçladığı “ByLock” uygulamasını şüphelilerin kullandığı ve 2016 darbecilerinin kullandığı ifade edildi.
Türk yetkililer, hizmet hareketini Temmuz 2016 ortasında Türkiye’deki darbe girişiminin arkasında olmakla suçluyor. Türk yetkililer darbeden yararlandı ve keyfi olarak onbinlerce kamu çalışanını, öğretmenlerin yanı sıra yargı, polis ve ordudan ihraç etti. Türk muhalefeti, hükümetin çok çeşitli muhalifleri hedef almak için gerekli bahaneyi yaratmak için kendisine karşı bir darbe düzenlediğini iddia ediyor.
Eski yargıç Kemal Karanfil geçtiğimiz günlerde, Yargıtay’ın 16 üyesi olan Yusef Hakkı Doğan’ın ByLock mobil uygulamasını kullanma suçlamasıyla tutuklamaları onaylayan diğer yargıçlar heyetine itiraz ettiğini kanıtlayan bir belge yayınladı: “Bylock’un indirilmesini mahkumiyetin bağımsız bir kanıtı olarak düşünseydik, olay yerinde plan yapmış olurduk. International, ByLock’un iletişim sistemlerinden biri olduğunu ve herkesin onu sorunsuz bir şekilde kullanabileceğini söylediler. ”
Ancak Ekim 2016’da Hürriyet gazetesi David Keynes ile yaptığı bir başyazı röportajını yayınladı; “ByLock” programı ve uygulamasının sahibi, uygulamanın hem “Google Play” de hem de “App Store” da 2016 yılının Ocak ayından itibaren yani başarısız darbeden 6 ay önce dolaşımını durdurduğunu ve uygulamanın yaklaşık 600 bin kişi tarafından indirildiğini doğruladı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iddia ettiği gibi herkese açık ve hizmet hareketine mensup olanlarla sınırlı değil. İlginçtir ki, bu gerçekler ortaya çıktıktan sonra adli makamlar bu haberi yayınlamak için Hürriyet gazetesi ile soruşturma başlattı.
Daha sonra darbeye katılmakla suçlanan askerler, darbenin engellenmesi ve tutuklanmasının ardından televizyon ekranlarına çıktı, yüzlerinde ve bedenlerinde işkence izleri göstererek, “otorite” medyası suçlarını itiraflarını ve hizmet hareketiyle olan ilişkilerini ağızlarından iletti! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbenin arkasında durduğuna dair delilleri sadece iki temel unsurla sınırlıydı: darbecilerin ByLock uygulamasıyla ilgili yazışmaları ve çağrıları ve sanıkların itirafları.
Ancak mahkemeye ilk kez çıktıklarında bu sanıklar, “Atatürk Milli Hareketi” ne mensup olduklarını, hizmet hareketiyle hiçbir ilgilerinin olmadığını, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın darbeci askeri konsey başkanı olduğunu ve Genelkurmay’ın verdiği emirleri uygulamaktan başka bir şey yapmadıklarını vurguladılar.