Cumhur İttifakı’nın oylarıyla Meclis’ten geçen Sansür Yasası’na yönelik tepkiler sürüyor. Gazetecilik meslek örgütleri başta olmak üzere, eğitim, siyaset ve sanat dünyasının da ağır eleştiriler yönelttiği yasaya karşı hukukçular da ses yükseltti.
Halk İttifakı’nın oylarıyla Meclis’ten geçen Sansür Yasası’na tepkiler sürüyor. Başta gazetecilik meslek örgütleri olmak üzere eğitim, siyaset ve sanat dünyasının yoğun eleştirilerine maruz kalan yasaya avukatlar da karşı çıktı. Hukukçular, hukuku “seçim sürecinde kullanılacak baskı rejiminin aracı” olarak tanımladılar.
AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla Meclis’te kabul edilen ‘Sansür Yasası’na tepkiler sürüyor. Başta gazeteciler ve meslek örgütleri olmak üzere siyaset, akademi ve sanatta birçok isim tarafından eleştirilen Sansür Yasası, hükümetin seçim sürecinde bir ‘baskı ve yıldırma’ aracı olarak tanımlanıyor.
Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’ın haberine göre avukatlar, söz konusu yasanın “yasakçı” bir zihniyetin ürünü olduğunu da söylüyorlar. Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, yasanın “sansür” değil “yasakçı” olarak tanımlanması gerektiğini söyledi. Kazan, “Doğrudan yasaklayıcı, ağır yaptırımlar getiren ve derhal tutuklanmayı işaret eden bir yasadır. Seçim sürecinde kullanılacak bir baskı rejimi aracıdır” dedi.
Sansürün yasak olduğunu ve bu nedenle hükümetin sansür uygulayamayacağını vurgulayan Kazan, “Otosansürü zorlamak ve korkutmak için böyle bir yola başvuruyorlar. Bu sansür değil, sansürden beter. Hürriyet devam ediyor ama söylersen kafanı ezerler. Bu bir baskı ve yıldırma yasasıdır” dedi.
Kanundaki en tehlikeli maddenin “yanlış bilgi yaymak” başlıklı 29. maddesi olduğuna dikkat çeken Kazan, düzenlemenin demokrasi ve basın özgürlüğü ile bağdaşmadığını belirterek, “Gerekçelerine utanmadan basın özgürlüğünü yazdılar” dedi.
Önerinin meclis tatile girmeden ertelenmesine ilişkin olarak Kazan, “Anayasa Mahkemesi’nin yapısında biraz daha değişiklik beklediklerini” söyledi. Eski İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce’nin Anayasa Mahkemesi’ne seçilmesine işaret etti.
Kazan, “Son değişiklikle birlikte kompozisyonun Saray lehinde çoğunluğa ulaştığını düşünüyorum. Böyle bir atama anayasaya aykırıdır” dedi. Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanan Süleyman Arslan’ın şartları taşımadığı gerekçesiyle atanmadığını hatırlatan Kazan, Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulundu. Anayasa Mahkemesi’nden Zühtü Arslan, “İnce’nin yemin töreni gündeme alınmamalı” dedi.
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, “Bu bir sansür yasasıdır. Baskı rejimi için gerekli olan kanunu çıkardılar. Bununla gerçek vatanseverler, özgürlüğü savunanlar, Mustafa Kemal’in askerlerini susturamayacaklarını bizzat göreceklerdir. Geçici bir süre diktatörlük aracı olarak kullanılacağı açıktır. Kendilerinin aleyhine döndüğünü görecekler. Ben kanunun uygulanabilirliğini görmüyorum. Uygulanmaya çalışılıyor ama bir sonuç alınamıyor” dedi.
Eski AYM Raportörü Ali Rıza Aydın da şunları söyledi: “Susturma yasası olarak kullanılacak. Basın Kanununda yazanların ağırlığını sosyal medya ve internet haberciliğine yayarlar. Hiçbir şey yapılamaz, haber yapılamaz, yazı yazılamaz hale geliyoruz. Ağır yaptırımlarla halkı susturmak için bir yasa olarak yürürlüğe girecek. Bu tür yasalar çıkarılmamalıdır. Her şeyi parmak sayısına bağlayacaksak meclisin ne anlamı var?”