İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan siyasi türbülans, sadece siyasi atmosferi değil, ekonomik dengeleri de derinden sarstı.
Hem Borsa İstanbul hem de kripto piyasalarında sert kayıplar yaşanırken, enflasyonun yeniden hız kazanması dar gelirli vatandaşın cebini vurdu.
TÜİK, nisan ayı enflasyon beklentisini yüzde 2 seviyesinden yüzde 3’e çekti. Yılın ilk dört ayında TÜİK’e göre enflasyon yüzde 13,36 olarak gerçekleşti. Alternatif enflasyon ölçüm platformu ENAG’a göre ise bu oran yüzde 21,43’e ulaştı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan siyasi sarsıntı, sadece siyasi kurumları değil, ekonomik dengeleri de altüst etti. Yaşanan belirsizlik ortamı ve piyasalarda artan dalgalanma, dar gelirli kesimi doğrudan etkiledi.
Bu süreçte, yıl başında 22 bin 100 lira olan net asgari ücret, TÜİK verilerine göre nisan sonunda 19 bin 499 liraya, ENAG hesaplamasına göre ise 18 bin 203 liraya geriledi. Böylece, siyasi krizin gölgesinde, asgari ücretlinin dört ayda 3 bin liradan fazla alım gücü kaybına uğradığı gözlemlendi.
Emekliler ve Memurlar da Zorda
En düşük emekli maaşı ocak ayında yüzde 15,75’lik artışla 14 bin 469 liraya çıkarılmıştı. Ancak dört ayın sonunda bu maaş, TÜİK verilerine göre reel olarak 12 bin 764 liraya, ENAG’a göre ise 11 bin 916 liraya düştü. Emeklilerin maaşı enflasyon karşısında hızla eriyor.
Memur cephesinde de tablo parlak değil. Asgari ücret düzeyinde maaş alan bir memurun alım gücü, TÜİK’e göre 42 bin 100 liradan 37 bin 138 liraya, ENAG verilerine göre ise 34 bin 670 liraya geriledi. Bu da dört ayda 7 bin 430 liralık bir erimeye işaret ediyor.
Ekonomistler, siyasi istikrarsızlığın piyasalarda baskı yaratmaya devam edeceğini ve mevcut tabloyu daha da ağırlaştırabileceğini belirtiyor.
Türkiye, 2008 küresel mali krizinden bu yana finans piyasalarında en zayıf haftasını yaşarken, İMKB 100 endeksi yüzde 16’nın üzerinde değer kaybetti.
Bu durum, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla tetiklendi; bu olay, başta finans piyasaları olmak üzere ülkenin istikrarı üzerinde önemli bir etki yarattı, ülke için önemli kayıplara yol açarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan için de çok sayıda zorluk yarattı.
Türkiye Sermaye Piyasası Denetleme Kurulu, mevcut durum karşısında yatırımcıların sahip olmadıkları hisseleri, fiyatların daha sonra düşeceği umuduyla satıp daha düşük bir fiyattan geri satın aldıkları kısa satış işlemlerini yasaklarken, düşen menkul kıymet fiyatlarını desteklemek amacıyla hisse geri alımlarına olanak sağladı.
Bu strateji kısa vadede hafif bir iyileşme sağladı ve endeks yaklaşık yüzde 2 oranında yükseldi, ancak daha sonra tekrar gerileyerek Kasım ayından bu yana en düşük seviyeye geriledi.
Gözlemcilere göre bu son gelişmeler Erdoğan için gerçek bir sorun teşkil ediyor. Türk yatırımcılar, Mart ayında yüzde 39’a ulaşan yüksek enflasyondan servetlerini korumak için son yıllarda borsaya yatırım yapıyor, bu da yatırımlarının riske girmesi anlamına geliyor.
İstikrar vaatleri:
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, Türkiye’nin uzun vadede iyi yatırım fırsatları sunmaya devam ettiğini vurgulayarak, borsada bu hafta başında göreceli bir durgunluk yaşandı.
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türk vatandaşlarının yerel para birimi üzerinden satışını sınırlamayı amaçlayan, iki yıldır sürdürdüğü yatırımcı dostu politikaya bağlılığını vurguladı.
Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesine rağmen yaklaşık yüzde 3 oranında hafif bir düşüş kaydetmesi, yatırımcı endişelerini yatıştırdı.
kısa vadeli şok:
Uluslararası Ekonomi Profesörü Erdal Yalçın, Türkiye’nin uzun süredir yaşadığı siyasi belirsizlik, enflasyon ve devam eden ekonomik krizin ardından istikrara doğru yol aldığını söyledi.
Uluslararası yatırımcıların bir kez daha yüksek faiz oranları ve Türk LIRA’ya destek ile ülkeye çekildiğini, devlet tahvillerinin ve pazarlarının açıkça bir iyileşme aşamasında olduğunu da sözlerine ekledi.
Ancak Yalçın, İmamoğlu’nun tutuklanmasının piyasaları net bir şekilde etkilediğini düşünüyor. “Kısa vadede ülkedeki siyasi belirsizlik aniden arttı.
Saatler içinde uluslararası yatırımcılar Türk finans piyasalarından büyük miktarda sermaye çektiler. Türk lirası ciddi bir baskı altına girdi ve bu durum Merkez Bankası’nı para birimini istikrara kavuşturmak için büyük rezervlerini satmak zorunda bıraktı.” dedi.
Turizm sektörü tehlikede:
Kiel’deki NIT (Turizmin Yeni Vizyonları) Enstitüsü Araştırma Direktörü Dirk Schmucker, Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri olan turizm sektöründe de siyasi istikrarsızlığın etkilerinin açıkça görüldüğünü, bunun da Türkiye’nin turistik plajlarına yansıdığını söyledi.
Schmucker, etkinin boyutunun net olmadığını ancak abartılmaması gerektiğini düşünüyor. Şunları da ekledi:
“Türk hükümetinin Avrupa hükümetlerinden alıştığımızdan farklı davranması ilk kez olmuyor.”
Kempten Üniversitesi Turizm Yönetimi Profesörü Marco Gardini, İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının uluslararası siyasi ve diplomatik çevrelerde önemli bir konu olduğunu düşünüyor.
Ancak konunun artık eskisi kadar tartışmalı olmaması nedeniyle, bunun Türkiye turizmini doğrudan etkileyeceğini düşünmüyor. “Erdoğan’ın politikaları ve kişiliği nedeniyle çok az turistin Türkiye’ye gelmemesi muhtemeldir” diye ekledi.
Gardini, Türkiye turizm sektörü için en büyük riskin, yaşanan protestolardan ziyade iklim değişikliğinin etkileri olduğunu, uzun vadede sektör için en büyük tehdidin bu olduğunu söylüyor.
Gardini, küresel ısınmanın etkilerinin kontrol altına alınmaması halinde, turizm sezonu gibi belirli dönemlerde iklim değişikliğinin sonuçlarına en fazla maruz kalan bölgelerin istenmeyen destinasyonlar haline geleceğine inanıyor.
Bu durum, Türkiye’deki iç siyasetin turistlerin Türkiye’ye seyahat kararlarında belirleyici bir faktör olmadığına inanan turizm araştırmacısı Schmucker tarafından da doğrulanıyor.
Türkiye’de turizmin gerilemesinde kişisel güvenliğe yönelik tehditlerin, doğal afet ihtimalinin ve vize alma zorluğunun daha büyük rol oynadığını düşünüyor.
“Alman turistler (ve belki de sadece Almanlar değil) özellikle fiyatlar düşükse turizm tercihlerini değiştirebilecek kişiler arasında yer alıyor.” diye ekledi.