İstanbulda Faslı Kadının Yargılandığı Şok Dava: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “H.B.” adlı Faslı kadın için taksirle adam öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla en ağır cezayı talep etti.
İstanbulda Faslı Kadının Yargılandığı Şok Dava
Türk medyasında geniş yankı bulan dava, Haziran ayı sonlarında, İstanbul’un Rumeli Caddesi’ndeki bir mahallede bir çöp poşetinin içinde bir erkek bebek cesedi bulunduğu ihbarının polise ulaşmasıyla başladı.
İstanbulda Faslı Kadının Yargılandığı Şok Dava: Olay yerine yakın bir yere yerleştirilen güvenlik kameraları, bir kadının bir erkek eşliğinde sabah 05:52’de bebeğin bulunduğu poşeti bırakıp bölgeden ayrıldığını gösteriyor.
Olayla ilgili soruşturma, videolarda görülen kadının kimliğini ortaya çıkardı. Kadın, İstanbul’daki bir restoranda garson olarak çalışan 30 yaşında Faslı bir kadındır.
İstanbulda Faslı Kadının Yargılandığı Şok Dava: Ancak kadın, sorgusunda olayı inkar ederek çocuğun kendisine ait olmadığını ve çöpe attığı poşetin içinde sadece atmak istediği kirli battaniyeler olduğunu doğruladı.
Soruşturmacılar, kendisine eşlik eden ve Mısırlı olduğu ortaya çıkan kişiyi sorduğunda, kadın çocukla herhangi bir romantik ilişkisi olduğunu reddederek, çocuğun sadece tanıdığı bir arkadaş olduğunu iddia etti.
İstanbulda Faslı Kadının Yargılandığı Şok Dava: Ancak bu açıklama, savcıyı ikna etmedi ve zor durumda bulunan çocuğun babalığını doğrulamak için DNA testi yapılmasını emretti.
İstanbulda Faslı Kadının Yargılandığı Şok Dava: Ayrıca, Türkiye Adli Tıp Kurumu’nun 25 Ağustos’ta yayınladığı bir rapor, Fas vatandaşının terk edilen bebeğin biyolojik annesinin yüzde 99,99’u olduğunu ortaya koydu.
Bu durum, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın kadını tutuklayıp hapse atmasına yol açtı.
Kadın daha sonra mahkemeye sevk edilerek, Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinde öngörülen kasten adam öldürmeye teşebbüs ve savunmasız bir kişiyi hedef almak suçlarından müebbet hapis cezası talep edildi.
Anılan maddede şöyle denilmektedir: “Kasten adam öldürme suçu, önceden planlanarak, kabahatle, acı ve ızdırap çektirerek veya ateş kullanarak, üstsoy veya altsoy, eş, eski eş, kardeş, çocuk veya beden veya ruh bakımından meşru müdafaa yeteneği bulunmayan bir kişiye karşı veya bir kadına karşı veya bir suçu gizlemek veya kolaylaştırmak amacıyla işlenmişse… sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”
Türkiye kamuoyu, en az 12 yeni doğan bebeğin hastanelerde öldürülmesi ve diğerlerinin kalıcı olarak sakat bırakılmasının ardından ülkenin sağlık sektörünü sarsan bu şok edici suçun ayrıntılarıyla aylardır şaşkına dönüyor.
Bu arada yargı, 22’si tutuklu 47 sağlık çalışanını takip etmeye başladı. Bunlar arasında, en az 12 yeni doğan bebeğin ölümüne sebep olmak ve sağlık sigorta sistemini dolandırmakla suçlanan doktorlar, hemşireler ve sağlık görevlileri de yer alıyor.
Yeni Doğan Çetesi
“Yeni Doğan Çetesi” olarak adlandırılan çeteye yönelik 1.399 sayfalık iddianame, İstanbul Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’nde okundu. İlk duruşma geçen Pazartesi günü başladı ve hafta sonu öncesinde Cuma gününe kadar devam etti.
İstanbulda Faslı Kadının Yargılandığı Şok Dava: İddianamede, çete üyelerinin İstanbul’daki acil servis ve ambulans çalışanlarıyla iş birliği yaparak yeni doğan bebekleri özel hastanelere sevk ettiği ortaya çıktı.
Çete üyeleri daha önce, sahte ilaçlar ve durumlarının ciddiyetini çarpıtan sağlık raporları kullanarak bebekleri gereksiz süreler boyunca yoğun bakım ünitelerinde tutmak için gizli anlaşmalar yapmışlardı.
Sahte Raporlar
Ayrıca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar, çetenin ölen bebekleri hayattaymış gibi gösteren sahte raporlar düzenleyerek maddi yardımlar elde etmek için sosyal güvenlik sistemini istismar ederek büyük miktarda para elde ettiğini ortaya koydu.
İstanbulda Faslı Kadının Yargılandığı Şok Dava: Her vaka, çocuk başına günlük yaklaşık 8.000 Türk lirası (230 ABD doları) tutarındaki günlük sigorta gelirini paylaşma fırsatı olarak değerlendirildi.
Çete üyeleri, tüm bu infiale rağmen, bebeklerin ölümlerinde herhangi bir rolleri olduğunu inkar ederek, kendi ifadeleriyle “onları hayatta tutmak için mümkün olan en iyi kararı aldıklarını” iddia ettiler.
Bu çeteye dahil olan hastane sayısı 19’a ulaştı; bunlardan 10’unun “skandal”ın ardından dahil olduğu doğrulandı, ruhsatları iptal edildi ve kapatıldı. Bu hastanelerden dokuzu İstanbul’da, biri ise Tekirdağ’da bulunuyor.
Çete Lideri: Bir Doktor
Çete lideri, davanın kilit şüphelilerinden biri olan doktor Fırat Sarı ve iki kişi daha. Şu anda tutuklu bulunan 19 kişiyle birlikte, müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilirler.
Türk medyasına göre, “çete” ayrıca “dava”dan sorumlu savcıya suikast girişiminde bulundu ve şüphelilerden birine suikastı gerçekleştirmesi için 100.000 dolar teklif etti.
İstanbulda Faslı Kadının Yargılandığı Şok Dava: Al Arabiya.net kaynaklarına göre, ilk duruşma, sanık sayısının “çokluğu” ve bebeklerin ve sanıkların aileleri tarafından tutulan çok sayıda avukatın varlığı nedeniyle birkaç güne yayıldı.
Bu, Türkiye’de kamuoyunda büyük yankı uyandıran davada mahkemenin nihai karara varmasının uzun zaman alacağı anlamına geliyor.
Bu dava, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da ulaştı ve Erdoğan, olayın ortaya çıkması üzerine “ölümlerden sorumlu olanların en ağır cezayı alacağını” söyledi. Ancak Erdoğan, ülkenin sağlık sisteminin bu tür olaylardan “tamamen sorumlu” tutulmaması konusunda da uyarıda bulundu.
Çetenin ifşa edilmesinin ardından muhalefetin istifasını istediği Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da davayı izliyor.
Bu arada, çocukların aileleri “çete” için en ağır cezanın verilmesini talep ediyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ayrıca, çok sayıda bebeğin ölümünden sorumlu olanların hesap vermesini sağlamak için bir dizi katı önlem açıkladı.
Bu önlemler arasında, davaya karışan hastanelere yapılan mali ödemelerin durdurulması, Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşmelerinin iptali ve Devlet Güvenlik Soruşturmaları’nın bu hastanelerle olan sözleşmelerinin iptali yer alıyor.
Muhalefet partileri, mevcut ve eski Sağlık Bakanı ile diğer hükümet yetkililerini bebeklerin ölümlerinden sorumlu tuttu.