“kader” .. Türkiye’deki adaletsizlik ve zulüm üzerine bir kısa film

“kader” .. Türkiye’deki adaletsizlik ve zulüm üzerine bir kısa film

“kader” filmi, Türkiye’deki zulüm ve adaletsizliği, yüzlerce Türk’ün güvenlik arayışından kaçmak için ülkeden kaçtığı 2016 darbesinden bu yana her gün tekrarlanan trajik bir hikaye üzerinden anlatıyor.

İhlaller ve adaletsizlik

İletişim Fakültesi öğrencisi Zahra Karahan’ın hazırladığı 13 dakikalık kısa filmin olayları, Türkiye’den kaçmak zorunda kalan bir ailenin macerası etrafında dönüyor. 2016 darbesinden bu yana, yüzlerce Türk güvenlik arayışından kaçmak için ülkeden kaçtı ve bazıları komşu ülkelere sınırları aşmak için tehlikeli yollardan geçti. Almanya’da yaşayan Karahan, bu filmi çekerken amacının mazlumların sessiz çığlıklarını aktarmak olduğunu belirterek, amacına ulaşmanın mutluluğunu yaşadığını belirtti. 5 farklı festivalde reklamı yayınlanan ve ödül alan kısa film, 28 Şubat’ta genç yönetmenin YouTube kanalı Zahra Karhan’da yayınlanıyor.

2016 darbe oyunundan sonra Türkiye, iki dönemi ayıran belirleyici bir aşamayı oluşturan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rejim ihlalleri nedeniyle asgari düzeyini aşan bir insan hakları sicili için karanlık koordinatlar yazan bu tarihten önceki ile hiçbir zaman aynı değildir. .Türkiye’de internette, televizyon kanallarında ve muhalif medyada sıkı bir sansür var, bu nedenle iletişim sitelerindeki basit bir gönderi sahibini hapse atabilecek hale geldi. Uyarı yapılmaksızın, binlerce Türk uydurma suçlamalarla parmaklıklar ardında bulundu, yüzbinlerce kişi hükümetteki işlerinden kovuldu ve sözde darbe planlayıcılarına yönelik baskılar tüm kırmızı çizgileri aşarak Erdoğan’a veya hatta diğerlerine karşı çıkan herkesi susturmayı onu eleştirmeyi düşünüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rejim ihlalleri nedeniyle asgari düzeyini aşan bir insan hakları sicili için karanlık koordinatlar yazan bu tarihten önceki ile hiçbir zaman aynı değildir. Türkiye’de internette, televizyon kanallarında ve muhalif medyada sıkı bir sansür var, bu nedenle iletişim sitelerindeki basit bir gönderi sahibini hapse atabilecek hale geldi. Binlerce Türk uydurma suçlamalarla parmaklıklar ardında bulundu, yüz binlerce kişi hükümetteki işlerinden kovuldu ve darbe planlayıcıları üzerindeki baskılar tüm kırmızı çizgileri aşarak Erdoğan’a muhalefet edenleri ve hatta onu eleştirmeyi düşünen herkesi susturmayı amaçladı.

2016 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’yi, Türk makamları tarafından “terörist” olarak sınıflandırılan örgütleri teşvik ettikleri şüphesiyle “Cemuriyet” gazetesinden on muhalif gazeteciyi geçici hapis cezasından mahkum etti. Mahkemenin pozisyonu türünün ilk örneği değil, çünkü Ankara’nın Türk ve Avrupalı ​​gazeteciler ve insan hakları aktivistleri, bağımsızlar ve uluslararası örgütlere bağlı olarak tutuklanması, yaygın bir insan hakları kınamasını gündeme getiriyor.

editor

İlgili Makaleler