Avukat Özlem Şen, kadın cinayetlerindeki artışın sebebini caydırıcı cezaların eksikliğine bağlayarak, “6284 Sayılı Kanun güçlendirilmeli” dedi.
Pandemi sonrasında cezaevinden izinli çıkan ve kadın cinayeti işleyen kişilerin sayısında artış olduğuna vurgu yapan Şen, bu durumun ciddi bir sorun haline geldiğini belirtti.
Türkiye’de kadın cinayetlerinin artmasında “cezasızlık” politikasının etkili olduğu sıkça dile getirilirken, pandemi süreciyle birlikte cezaevinden izinli çıkan suçluların kadın cinayetlerine karıştığı vakalarda artış yaşandı.
İstanbul Aydın Üniversitesi’nden Öğretim Görevlisi avukat Özlem Şen, 2020’deki COVID-19 pandemisi ile birçok mahkûmun serbest bırakılması sonucu bu tür olayların çoğaldığını ifade etti.
‘KORUMA KARARLARI YETERSİZ KALIYOR’
Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan avukat Şen, “Damla İbru, Habibe Çevik, Fatma Akta gibi birçok kadının hikayesi ortada. Cezaevinden izinli çıkıp şiddet uygulayan veya öldüren erkek mahkûmlar konusunda acil önlem alınmalı.
Kadınlar, koruma kararına rağmen öldürülüyor ya da şiddete uğruyor” dedi.
Özellikle pandemiden sonra artış gösteren bu vakalar karşısında, elektronik kelepçe gibi denetim araçlarının sıkılaştırılması ve zorunlu hapis cezalarının uygulanması gerektiğini belirtti.
6284 SAYILI KANUN DAHA ETKİN KULLANILMALI
6284 Sayılı Kanun’un önemine değinen Şen, “Bazı failler, koruyucu tedbir kararlarını ihlal ediyor ancak cezalandırılmıyor.
Hüküm giyenler de genellikle kısa süreli cezalarla kurtuluyor, bu da caydırıcılığı zayıflatıyor. Kadınlar yeterince korunamıyor.
Bu kanun çerçevesinde tedbir kararlarının uygulanması güçlendirilmeli ve veri toplamada şeffaflık sağlanmalı” dedi.
Şen, bu adımların, kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddetle mücadelede kritik rol oynayacağını sözlerine ekledi.
FAİLLERE DAHA CAYDIRICI YAPTIRIMLAR GEREKİYOR
Avukat Özlem Şen, 6284 Sayılı Kanun’un etkinliğinin artırılması gerektiğine vurgu yaparak, “Tedbir kararlarına rağmen kadınlara yönelik şiddet, taciz ve cinayet vakaları sürüyor.
Failler, genellikle önleyici tedbir kararlarına uymuyor ve buna rağmen ciddi bir yaptırım ile karşılaşmıyorlar.
Cezai kovuşturmalar sonucunda verilen cezaların hafif olması, faillerin cesaret bulmasına neden oluyor. Bu durum, kadınların can güvenliğini tehlikeye atıyor” dedi.