Kadınlar, ‘Kadın Dayanışma Çadırı’nda

Kadınlar, ‘Kadın Dayanışma Çadırı’nda

Türkiye’nin pek çok kentinden deprem bölgesine giden kadınlar dayanışma ağları örüyor. Kadın Savunma Ağı’ndan Kurtuluş, “Kadınların bakım emeği arttı. Şiddet karşısında başvuru mekanizması yok” dedi.

Depremin yol açtığı yıkımı en derin hissedenlerin başında gelen kadınlar, mevcut toplumsal cinsiyet eşitsizliği içerisinde bir de depremin açığa çıkardığı daha özgün sorunlarla mücadele ediyor.

Uzmanlar, afet dönemlerinde kadınların fiziksel, cinsel, psikolojik şiddete veya istismara daha açık hale geldiğini ifade ediyor.

Depremin ilk gününden bu yana birçok kadın örgütü depremzede kadınlarla dayanışmak için bölgeye giderek faaliyetler yürütüyor.

Türkiye’nin pek çok kentinden yola çıkarak Antakya’ya giden ve burada “Kadın Dayanışma Çadırı” kuran Kadın Savunma Ağı üyeleri, kadınların temel ihtiyaçlarını karşılamaya gayret ediyor.

DEPREMZEDE KADINLAR İÇİN GÖNÜLLÜLÜK ÇAĞRISI

Kadın Savunma Ağı üyeleri, bölgede kurdukları dayanışma noktasının yanı sıra ilçe ve mahalleleri gezerek ihtiyaç tespiti yapıyor ve bu gereksinimleri kadınlara ulaştırıyor.

Bunun yanı sıra her hafta ekipleri değiştiren kadınlar, “Tarihsel bir yıkımdan geçtiğimiz günlerde yaşamı yeniden inşa edebilmek için gönüllü ol” diyerek depremzede kadınlarla dayanışma çağrısı yapıyor.

Depremin ilk gününden bu yana afet bölgesinden bulunan Kadın Savunma Ağı üyesi Rüya Kurtuluş, bölgede yaşadığı tanıklıklarını, kadınların karşılaştıkları sorunları ve yapılan çalışmaları anlattı.

KADINLARIN ŞİDDET KARŞISINDA BAŞVURU MEKANİZMALARI YOK’

Depremzede kadınların şiddet gördükleri erkeklerle aynı çadırı paylaşmak zorunda kaldığını söyleyen Kurtuluş, şiddet karşısında kadınların başvuru mekanizmalarının olmadığını, adliyelerin çalıştığını fakat ‘Aile Mahkemeleri’nin halen kurulmadığını vurguladı.

Kadınların eşitlik ve özgürlük arayışına somut çözümler

Yaklaşık 10 bin yıl önce insanlık toprağa ilk tohumu ekerek tarım devrimini başlattı. Tarım geliştikçe yiyebileceğinden fazla besini elde etmesi ile insanlık tarihinde yeni bir dönem başladı.

Bu devrimsel gelişme insanlığa paha biçilmez olanaklar yaratsa da sınıflı toplum belasını da başımıza sardı.

İnsan toplulukları içinde tarım araçlarına, toprağa, birikmiş besine sahip olanlar diğerlerini köleleştirirken bu hiyerarşik yapılanmada kadınlar giderek eve hapsedildi ve toplum içindeki eşit konumlarını kaybettiler.

O gün bugündür, biz kadınlar binlerce yıldır bu dünyanın kirli çamaşırlarını yıkıyor, çocuklarını büyütüyoruz.

Binlerce yıldır evin, aile üyelerinin bakımlarını yapmak üzere yetiştiriliyor, bu işleri aksattığımızda cezalandırılıyoruz.

Binlerce yıldır sistemin yedek iş gücüyüz; istedikleri zaman işe aldıkları istedikleri zaman işten attıkları, aynı işe daha az ücret ödedikleri, sigortasız merdiven altı işyerlerinde çalıştırdıkları yüzlerce kadın neslinin bir üyesiyiz.

Kaynaklar

https://haber.sol.org.tr/haber/kadinlarin-esitlik-ve-ozgurluk-arayisina-somut-cozumler-sosyalist-secenek-368669

editor, author
Ben Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgilenen bir yazar ve gazeteciyim.

İlgili Makaleler

Send this to a friend