Kariye Müzesi camii olarak ibadete açıldı

Kariye Müzesi camii olarak ibadete açıldı

Ayasofya’dan sonra Kariye Kilisesi de yeniden müzeden camiye çevrilerek 6 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uzaktan kumandalı katıldığı törenle ibadete açıldı.

Ayasofya’nın ardından Kariye Kilisesi de müzeden camiye dönüştürülerek, 6 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katıldığı uzaktan kumandalı törenle ibadete açıldı.

Ortodoks Hıristiyan dünyasının Paskalya günleriydi ve Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis’in 13 Mayıs’taki Türkiye ziyaretinden bir hafta önceydi.

Bana göre İstanbul şüphesiz dünyanın en güzel şehridir. Rumlar hâlâ İstanbul’a “Poli” diyor. Poli Yunanca’da şehir anlamına geliyor. Yani “İstanbul’dan daha iyi bir şehir tanımıyorum” demek istiyorlar. Hiç de haksız değiller.

İstanbul’u İstanbul yapan güzellikler arasında tarihi mekanları da yer almaktadır. Mimar Sinan’ın ve Ermeni asıllı Balyan Kardeşler’in eserleri bir yana bırakılırsa, İstanbul’daki tarihi mekanların çoğunun Bizans’tan kaldığını kabul etmek gerekir.

Elbette tarihi yarımadada günümüze ulaşamamış Hipodrom, Bukoleon, Lausos ve Antiochos gibi Bizans sarayları da bulunmaktadır. İstanbul’un neresini kazarsanız kazın Bizans dönemine ait tarihi eserler karşınıza çıkıyor.

İstanbul’un gizli hazinesi Kariye

İstanbul’daki yüzlerce Bizans eseri arasında Kariye’nin özel bir yere yerleştirilmesi gerekir. İçerisindeki son derece zarif mozaik ve fresklerin zenginliği açısından dünyada eşi benzeri olmayan bu tarihi yapı, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek cami olarak yeniden ibadete açıldı.

Yunanca adı Kora olan manastır kesin olarak bilinmemekle birlikte bazı kaynaklara göre 6. yüzyılda eşi Theodora’nın amcası Aziz Theodore tarafından Justinianus döneminde yaptırılmıştır. Manastırın adı, surların dışında olduğu için kırsal alan veya şehir dışı anlamına gelen Yunanca “Chora-Kora” kelimesinden gelmektedir.

Kora, Türkçeye Kariye olarak çevrilmiştir. Zaman içerisinde meydana gelen depremler ve 1204 yılındaki Latin istilasının neden olduğu hasarlar sonucunda onarılması sonucunda bugünkü şeklini alması 14. yüzyıla kadar sürmüştür.

1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in komutasında İstanbul’un Türkler tarafından fethedilmesinden sonra 58 yıl daha kilise olarak kullanılmış, 1511 yılında II. Bayezid döneminde camiye çevrilmiştir. Cumhuriyet döneminde 29 Ağustos 1945’te bakanlar kurulu kararıyla müzeye dönüştürülmüş; 1947 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır.

Camiye çevirmek şart mı?

Dışarıdan bakıldığında son derece mütevazı bir görünüme sahip olan Kariye, belki de Ayasofya kadar görkemli değildir. Ancak içerideki mozaik ve fresklerin zarafeti Ayasofya’dakilerin çok ötesindedir.

Acaba son yıllarda Ayasofya, Kariye gibi müzelerin defalarca camiye çevrilerek ibadete açılmasının sebepleri nelerdir?

Resmi rakamlara göre İstanbul’da 2024 yılı itibarıyla 3.555 cami bulunuyor. İbadethane ihtiyacı vardı ama Kariye’nin ibadete açılmasıyla cami sayısı artınca bu ihtiyaç ortadan kalktı mı? Yoksa farz namazı daha muhteşem bir yerde kılmak mı daha sevaptır?

Bu dönüşümler siyasi bir yatırım olarak yürütülürse beklenen getirilerin elde edilemeyeceği açıktır. Ayasofya’nın camiye çevrilmesinin ardından iktidar partisi İstanbul seçimlerini kaybetti. Ayasofya ve Kariye’nin bulunduğu Fatih Belediyesi adeta AK Parti’nin elinden kapılmıştı. Ana muhalefetin Kariye konusunda sessiz kalması da dikkat çekiyor.

kaynak:

https://yetkinreport.com/2024/05/10/ayasofyadan-sonra-kariye-kilisesi-de-yeniden-cami/

editor, author
Ben Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgilenen bir yazar ve gazeteciyim.

İlgili Makaleler

Send this to a friend