Analiz Gazetesi yazarı. Vatan, Milliyet, İstiklal eski köşe yazar olan Mehmet Berk Ergin ile basın röportajı yapıldı. iste detaylar…
Kendinden bahset ve insanların Mehmet Berk hakkında bilmesini istediği şey nedir?
Aslen Bingöllüyüm. Ulusal ve uluslararası sosyal sorumluluk projeleriyle ilgileniyorum. Aynı zamanda gazetede köşe yazarıyım. Güzel proje teklifleri var, nasipte varsa yakında güzel projeler yapabiliriz. Takipçilerimle her zaman büyük onur duyuyorum, herkese yetişiyorlar.
Tanınmış birçok gazetede yazıyorsun, bu deneyimden ne kadar faydalandın ve fikirlerini farklı gazetelerde yayınlarken zorluklarla karşılaştın mı?
Açıkçası ismini vermek istemediğim bi’ gazetede uzun yıllar önce sorunlar yaşadım. Beni birilerine karşı silahşör olarak kullanmak istediler. Ben hakikat ne ise birilerinin tesiri altında kalmadan onu yazarım. Ağırlıklı olarak alanım toplumsal konular. Yani spor yazınca da politika yazınca da temelde toplumun ihtiyaçlarını ve olması gerekenleri dile getirmeyi tercih ediyorum. Siyasi konulara girmemeye dikkat ediyorum.
Gazeteci ve profesyonel yazar olmak isteyen gençlere ne önerirsin?
Estağfurullah. Çocukluğumdan beridir gazetelerde yazıyorum. İlk başladığım yıllarda insanlar yaşımdan dolayı yazarlık yapmamı anlamsız buluyorlardı zamanla yazılarımı okudukça mücadelemi gördükçe kabullendiler ve zamanla ‘Türkiye’nin en genç köşe yazarı’ deyimiyle basında sürekli yer edinmeye başladım ve sosyal medyada da kitlem artınca yazarlığın ardı geldi.
Yazarlığa başlamadan önce ben de inanmayabilirdim ama kendime inandım ve en alt seviyelerden yazarlığa başladım. Üst düzey yerlerde yazmak zor değil önemli olan ilk adımı sağlam atabilmektir. Yani küçük veya yerel yerlerde yazmaya başlayarak yükselebilirler. Genç bir yazardım diye insanlar fazlasıyla şaşırıyordu. Elbet ben de şaşırırdım. Demek ki, ‘kendine güvenince oluyormuş’… Bu yolda bir diğer husus, bol bol okumak. Gerisi Allah kerim…
Gönüllü çalışmalarından bahset ve toplum üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsun?
16 yıldır sosyal sorumluluk projeleriyle ilgilenen birisi olarak bu projelerde yer alarak her zaman büyük mutluluk ve büyük heyecanlar yaşıyorum. Zira insanların özellikle de çocukların mutlu olduğunu görünce içim kıpır kıpır oluyor. Yurt içi ve yurt dışı projelerim hayırlısıyla daha geniş çapta devam edecek. Son olarak deprem bölgesinde 1000 çocuk için bot mont kampanyası yaptık hedeflediğimiz rakamların da üzerine çıktık. Dostlarıma minnettarım.
Sosyal medyanın önde gelen etkileyicilerinden biri olarak, gençlere sosyal medya etkileyicisi olarak kariyerlerine başlamaları için hangi tavsiyelerde bulunursun?
Günümüzde sosyal medya doğru anlamda kullanılmıyor. Öyle bir hale geldik ki 2 yaşındaki bebeklerin bile elinden telefon düşmüyor. Ne o eski oyunlar kaldı ne o sokaklar ne de o oyunları oynayan çocuklar. Bazen şu İstanbul sokaklarında yürürken diyorum ki, nerede eskiler… Teknoloji bize verdiği fayda kadar bizden çok şey de aldı.
Bu yüzden sosyal medyayı doğru amaçlarla kullanmak en doğrusu. Sosyal medyada kitleye sahip olmak için trendleri düzenli bir şekilde takip etmeliler, içeriğe uygun doğru etiketleri kullanmalılar, takipçilerinin en aktif zamanlarını bilmeliler, içerikleri kitlenin uygunluğuna göre belirleyip o amaç doğrultusunda hareket etmeliler, takipçisi çok olan kişilerden destek almalılar. Düzenli olarak bir strateji belirlemeliler.
Afrika’daki hayır işlerinde çalışmaya sizi iten nedir? …Afrika’daki hayır işlerinizde elde ettiğiniz en önemli başarılar nelerdir ve projelerinizin Afrika ülkelerindeki insanların hayatları üzerindeki etkisi nasıl?
Türkiye’de herhangi bir esnafa giderseniz ya da herhangi bir kapıyı çalarsanız aç kalmazsınız ama Afrika’da durum öyle değil zira kapısını çalacağınız insan da aç… Orada insanlık dramı yaşanıyor. Tüm dünyadan oralara para aksa da paralar doğru anlamda kullanılmıyor. Oralara gittiğimde, halkın açlık ve sefalet içinde olduğunu görmüştüm. İnanır mısınız? Şeker kamışı var, kakao, çay var ama insanlar şekerin, kahvenin, çayın tadını bilmiyor. 3-5 kuruşa çalıştırılıyorlar. Orada en büyük sorunlardan birisi de su.
Afrika’ya giden dünyanın birçok sivil toplum kuruluşu maalesef derin sondaj kazmak yerine kolay olsun ve kimselerin damarına basılmasın diye ağaçların altına düşük derinlikte kuyu kazıyor ve fotoğraf çekilip ülkelerine dönüyorlar. Yağmur yağdığında ağaçlar suyu emdiği için kuyuları ağacın dibine kurup o çamurlu yağmur suyunu içiriyorlar!.. Onlar için fotoğraf önemli(!) halk umurlarında değil, nasılsa ülkelerinde reklamlarını yapacak ve göz boyanacak fotoğraflar hazır! Aslında çare var, kuyu açmak yerine sondaj makineleri götürüp her yere kuyu kazacaksın bak o zaman nasıl da koca kıtanın susuzluk sorunu çözülür. Ama! Birilerinin işine gelmez! Müsaade etmezler! Oralarda şelalelerde bile çamurlu su akıyor.
İnsanlar kilometrelerce yol yürüyorlar çamurlu suyu içmek için. Halk açlık içinde. İnsanların kıyafetleri yırtık, çoğunun ayağında ayakkabı bile yok. Durumu biraz daha iyi olanlar bile 10 M2 evlerde yaşıyorlar, dışarısı hep toz olduğundan evin içinde yemek yapıyorlar, duvarlar dumandan siyah; kap kacak, yiyecekler, yataklar, eşyalar hepsi 10 M2 evde bir arada.
Size ve okurlarınıza gidip oraları görmenizi tavsiye ederim. Bu yüzden Afrika projelerimde kapsamlı çalışmalar yapıyorum. Avrupalı gurbetçilerin kurduğu bir Avrupalı STK ile iş birliği yapıyorum sağ olsunlar onların da destekleri büyük. Orada lolipop dağıtımlarımda bile yüzlerce binlerce insan toplanıyor. Durumlar içler acısı. Sosyal medya hesaplarımdan videoları görebilirsiniz.
Gelecek yıllarda hedefleriniz nedir ve ulaşmayı amaçladığınız şey nedir?
Çok daha kapsamlı çalışmalarla dünyanın her yerinde projeler yapmak istiyorum. Bu konuda altyapı çalışmalarım sürüyor. Umarım fikirlerim fikirlerim başarılı olur.
Çocukluğunuzu hangi tür bir ortamda geçirdiniz ve bu ortamda deneyiminiz nasıldı?
Çocukluğum çok zor şartlarda geçmişti. Maddi yönden çok ciddi sorunlarımız vardı babam işe girince sosyal sorumluluk bilinciyle hareket etmeye başladım ve o gün bugündür devam ediyorum.
Son olarak şunları eklemek isterim; her zaman her yerde diyorum takipçilerim olmasa ben bir hiçim; onlar olmasa hiçbir şey olmazdı onlara minnettarım. Beni övmeleri onlara haksızlık oluyor asıl pay onların . Bu yüzden her ödül aldığımda ya da herhangi programda mutlaka onlara minnettarlığımı dile getiririm.
