Rojin Kabaiş’in ölümüyle ilgili son adli tıp raporunda, “göğsünden ve vajinasından iki erkek DNA örneği”nin alınması soru işaretleri uyandırdı. İşte detaylar.
Rojin Kabaiş: Kimdir ve Neler Yaşandı?
Rojin Kabaiş, Van’ın doğusundaki Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde okuyan 21 yaşında, Diyarbakırlı bir Türk üniversite öğrencisiydi.
27 Eylül 2024’te akşam yemeğinden sonra üniversite yurdundan ayrıldı ve geri dönmedi.
Kaybolmasının ardından polis, jandarma, sahil güvenlik, gönüllü arama ekipleri, Kızılay ve acil müdahale ekiplerinin katılımıyla kapsamlı arama çalışmaları başlatıldı.
Yetkililerin Rojin Kabaiş’in evine dönmediğini bildirmesi üzerine arama çalışmaları başlatıldı. Kabaiş’in cansız bedeni, 18 gün sonra, 15 Ekim’de Van Gölü kıyısındaki Tuşba ilçesine bağlı Molakasim Mahallesi’nde bulundu.
Kabaiş’ın cansız bedeninin bulunmasının ardından Van Adli Tıp Kurumu’nda yapılan ilk otopsi sonrası cesedinden alınan örnekler, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderildi.
İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyoloji Anabilim Dalı’ndan 1 Kasım 2024 tarihli raporda, “İki farklı erkeğe ait DNA örnekleri tespit edilmiş olmasına rağmen, örneklerin alındığı vücut parçaları tespit edilememiştir” ifadesi yer aldığı için tepkiler yükseldi. Raporda ayrıca, “örneklerde herhangi bir şüpheli bulguya rastlanmadığı” belirtildi.
Avukat sendikaları, sivil toplum kuruluşları, aile ve kamuoyunda geniş yankı bulan davaya itirazlar yükseldi. Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu’ndan yeni bir rapor talep edildi. Ardından, davayla ilgili 10 Ekim tarihli yeni bir adli tıp raporu hazırlandı. Bu raporda, Rojin’in göğsünden ve vajinasından DNA örnekleri alındığı belirtildi.
Raporlar çelişkili
Davayı ilk günden beri takip eden Diyarbakır Barosu eski Başkanı ve ailenin avukatı Nihat Erin, Kabayış’ın ölümüne ilişkin soruşturma dosyasında İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan raporlarda ciddi tutarsızlıklar olduğunu doğruladı.
Kabaiş’ın cansız bedeninin bulunmasının ardından ATK Hastanesi’nde yapılan otopsiyi anlatan Erin, otopsi sırasında 80 sürüntü örneği alındığını ve bu örneklerin İstanbul Adli Tıp Kurumu Biyolojik İhtisas Dairesi’ne gönderildiğini söyledi.
Erin, Biyoloji Bölümü’nün raporunun ardından Birinci Adli Tıp Uzmanlık Kurulu’nun nihai raporunu 6 Kasım 2024’te hazırladığını, ancak DNA örneklerinin kaynağının raporda açıkça belirtilmediğini doğruladı. Şöyle devam etti:
Bu büyük bir kusur. 80 farklı örnekten DNA analizi yapıyorsunuz, ancak vücudun hangi bölgesinden hangi örneğin alındığını tespit edemiyorsunuz. Bu da olası bir temas veya cinsel saldırı şüphesinin araştırılmasını zorlaştırıyor.
Erin, kontaminasyon olasılığını değerlendirmek için İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan alınan DNA örneklerinin İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan alınan örneklerle karşılaştırıldığını açıkladı. Ayrıca, daha önce Van kaza yerinde bulunan ve cesetle temas etmiş olabilecek 200’den fazla hükümet ve sivil yetkiliden DNA örnekleri alındığını, ancak herhangi bir eşleşme bulunamadığını belirtti.
Ocak ayından bu yana, İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan alınan bu iki örneğin kaynağını Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla bulmaya çalışıyoruz. Dokuz ay boyunca hiçbir yanıt alamadık. 25 Eylül’de İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Kamuoyunun baskısı sonucunda nihayet 10 Ekim’de yanıt aldık.
Babası intihar etmeyi reddediyor
Rojin Kabaiş’in babası Nizamuddin Kabaiş, kızının ölümünün üzerinden bir yıl geçmesine rağmen adalet talep etmeye devam ediyor. Kabaiş, kızının intihar ettiği iddialarını kesin bir dille reddederek, olayın önceden planlandığına inandığını belirtti.
“Kızımın intihar etmesi imkânsızdı,” diyen Kabaiş, “Dava dosyası bir yıl boyunca saklı tutuldu. Devlet ilk günden itibaren tüm kaynaklarını seferber etseydi, kızım 24 kilometre uzakta değil, olay yerinde bulunurdu.” diye ekledi.