Ünlü Hollandalı deprem uzmanı, İstanbul’daki depremin ardından bölge halkında endişeye yol açtı
Çarşamba günü Marmara Denizi’nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, bu depremin İstanbul çevresindeki fay hatlarını nasıl etkileyebileceği merak konusu oldu.
Bilim dünyasında, son yaşanan depremin yıllardır beklenen “büyük İstanbul depremi” olup olmadığı konusunda bir tartışma sürüyor.
Uzmanlara göre, 6.2 büyüklüğündeki bir deprem, İstanbul’daki tehlikeli fay hattının enerjisini boşaltmak için yeterli değil.
Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, X hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bunlar Marmara’da beklediğimiz büyük depremler değil. Aksine, bu tür depremler fay hattındaki birikmiş gerilimi artırıyor. Başka bir deyişle, fay hattını kırılmaya zorluyor. Buradaki asıl deprem 7’nin üzerinde ve çok daha güçlü olacak.”
Hoogerbeets’in X platformunda yaptığı paylaşıma göre ise, bu sarsıntı sadece daha büyük bir depremin habercisi olabilir. Bu açıklama, halk arasında endişeye yol açarken, yıllardır konuşulan büyük İstanbul depremini yeniden gündeme getirdi.
İstanbul’da 291 Artçı Sarsıntı Kaydedildi
Çarşamba günü yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, Cuma günü de İstanbul’da artçı sarsıntılar devam etti. Depremde 200 kişi yaralandı.
AFAD’ın (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) verilerine göre, bu artçı sarsıntılardan birinin büyüklüğü 4.1 olarak ölçüldü.
Türkiye Deprem Hattında
Türkiye, dünyanın en aktif fay hatlarından birinin üzerinde yer almakta ve bu durum ülkeyi sürekli olarak depremlere açık hale getiriyor.
Özellikle Marmara Denizi çevresinde sıkça meydana gelen sarsıntılar, İstanbul’da beklenen “büyük deprem” konusunu hem halk hem de uzmanlar için kalıcı bir endişeye dönüştürdü.
Her ne kadar bu depremin tam olarak ne zaman olacağı bilinmese de, jeolojik ve tarihsel veriler bu tehlikenin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, sürekli bir hazırlık ve depreme dayanıklı altyapı büyük önem taşıyor.
Sonuç
Artçı sarsıntıların sürmesi ve bilimsel uyarıların artmasıyla birlikte, büyük depremin gölgesi İstanbul’un üzerinde kalmaya devam ediyor.
Bu durum, hazırlıkların artırılmasını ve önleyici tedbirlerin alınmasını zorunlu kılıyor. Jeolojik açıdan dinmeyen bir ülkede, uyanıklık belki de en büyük kurtuluş yolu olabilir.