18 gün yoğun bakımda tedavi gören Siri Sürey Önder’in naaşı bugün İstanbul’da toprağa verilecek.
Kötü huylu hastalıkların tedavisi sırasında tedaviye yanıtsızlık bildirilmiştir ve tedavinin önerilmediği bildirilmiştir. Nörolojik durumunun kötüleştiği belirtildi.
Siri Sürey Önder’ın vefatı hem siyaset dünyasında hem de toplumda büyük üzüntüye yol açtı. Uzun yıllardır siyaset sahnesinde yer alan Önder, özellikle barışçıl söylemleriyle tanınıyor ve icraatlarıyla biliniyor.
Bugün İstanbul’da düzenlenecek cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlanacak olan Önder’in cenazesi, hastaneden alınarak Zincirlikuyu Camii yakınındaki bir akaryakıt istasyonuna götürüldü.
Siri Sürey Önder kimdir?
12 Eylül 1980 askeri darbesi nedeniyle Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki öğrenimini yarıda bırakarak Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenimine başladı.
Ankara’da darbe karşıtı gösteriye katıldığı gerekçesiyle 12 yıl hapis cezasına çarptırılan Önder, 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Sinema yönetmeni ve öykü yazarı, oyuncu ve yönetmenliğini üstlendiği filmin aynı zamanda çeşitli gazetelerde editörlük yapan Siri Sürey Önder, 2007 Uluslararası Adana Altın Küre Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazandı.
İmralı, 2013-2015 yılları arasında “çözüm süreci” çerçevesindeki müzakerelere katılan HDP heyetinde yer almış ve HDP heyetinde yer almıştır.
2023 genel seçimlerinde DEM Partisi’nden 28. İstanbul Milletvekili seçilen Önder’e 3 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 25. ve 26. dönemde Anayasa Konseyi üyeliği yaptı.
İmralı görüşmelerinde DM Partisi adına oluşturulan heyette yer alan Siri Sürey Önder, aynı zamanda TBMM Başkanvekili. Çocuğun babası Önder’dir.
“Bir Yanı Nurcu, Bir Yanı Komünist: Kodları Çözen Çocuk”
Kendi anlattığına göre Adıyaman’ın sayılı sosyalist ailelerinden birinin oğlu olarak Adıyaman’da doğmuştur.
8 yaşındayken kaybettiği babası Ziya Önder, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Adıyaman teşkilatının kurucularındandı.
Amcası Nurculuk hareketinin kurucusu Said-i Nursi’nin “talebesi” idi. Durumu şöyle anlatıyordu: “Şehirdeki neredeyse tek Nurcu, kız kardeşini tek komüniste vermişti. Bu akrabalık denklemi sayesinde bu ülkenin toplumsal kodlarını çözebildim.”
Çünkü ya babam ya amcam ya da her ikisi de işin içindeydi. “Ama ikisinin aynı anda olması nadirdi” diyen Önder, etrafındaki herkesin ana dilinin Kürtçe olduğunu belirtti. “Başkasının dilinde bir şeyi anlayamamanın, onun dilinde bir şey söyleyememenin, sempati gösterememenin ne demek olduğunu öğrendim” dedi.
Kürtlerin maruz kaldığı ayrımcılığı otobiyografik anılarla, mizahla ve empatiyle anlatan Önder, “Nerelisin?” sorusuna ise şu yanıtı verecek: 2014 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a, “Adıyamanlıyım, beni affedin, Türkiye’yim, yardım alıyorum.” demişti.
Sinema ve Yazarlık Hayatı:
Onder, babasının ölümünden sonra kasabadaki tek fotoğrafçının yanında çıraklık yapmayı sinemaya attığı ilk adım olarak gördü. Küçük yaştan itibaren okuma yazma öğrendi.
film་. Yazmaya çok önem veriyorum. Barish Pirhasan’ın senaryo yazarlığı kursuna katıldıktan sonra hikâye yazarlığına yöneldi. 2006 yılında “Beynelmilel” filminin senaryosunu yazdı.
Filmde hem yönetmen hem de oyuncu olarak yer aldı. Otobiyografik film eleştirmenlerden tam not aldı. 2008 yapımı “Çocuklar…” filminin senaryosunu yazdı. “Komutan ordusu” ve “Karanlık ve Gece”ye “Ada: Zombi Düğünü” “F tipi film.” adını verdi.
Birgün’deki ve daha sonra 2010’da radikal gazetelerde çıkan yazılarıyla geniş ilgi gören Önder, hem İslamcı hem de muhafazakar gruplara danışmanlık yapan biri olarak tanınıyor. Ülke TV’de yayınlanan “Meksika Sınırı” adlı dizide konuk oyuncu olarak yer aldı.
İlk kez lisedeyken tutuklandı:
Lise eğitimi sırasında babasından miras kalan bazı edebiyat kitaplarıyla sol düşünceye yöneldi. Devrimci ve sosyalist örgütlere katıldı.
İlk kez 1978 yılında Adıyaman Lisesi öğrencisiyken Maraş Katliamı’na karşı düzenlenen bir gösteriye katıldığı gerekçesiyle tutuklandı.
Ankara Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’ne kabul edildiğinde ona yeni bir dünyanın kapısı açılmıştı.
Yıllar sonra belgeselde, “Bir öğünde üç farklı yemeği yiyebileceğimi ilk kez Ankara Riasal restoranında gördüm” diyor.
Ankara’daki siyasi faaliyetlerde aktif olarak yer alan Önder, bir gazinoda Dilberay’ın arkasında saz çalarak hem saklanıyor hem de geçimini sağlıyor.
Ancak 12 Eylül 1980’de askeri darbe oldu ve tekrar cezaevine gönderildi. Mamak, bu kez 2 ay gözaltında vahşi işkenceye maruz kaldıktan sonra cezaevine gönderildi.
7 yıl sonra hapisten çıktı ve Türkiye çok değişti. Cezaevinden çıktıktan sonra annesine haber veren amca, oğlunun yaptığı telefon görüşmesini şöyle anlattı:
Doğrudan Adıyaman’la görüştüler. Bu beni şaşırttı. Bu nasıl bir gelişmedir?” Önder, televizyon karşısında şaşkınlığını şu sözlerle dile getirdi.