Sudan Ordusunun Sivillere Yönelik İhlalleri: Sudan, modern tarihinin en kanlı ve en çalkantılı dönemlerinden birini yaşıyor. Sudan ordusunun ülkenin birçok bölgesinde sivillere yönelik ağır ihlalleri sürerken, ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki çatışmalar şiddetleniyor ve milyonlarca masum insanı etkileyen büyük bir insani kriz derinleşiyor.
Sudan Ordusunun Sivillere Yönelik İhlalleri: Rastgele Saldırılar ve Büyüyen İnsani Felaket
Sudan Ordusunun Sivillere Yönelik İhlalleri: İnsan hakları raporlarına göre, Darfur, Hartum ve Cezira başta olmak üzere birçok bölgede ordu birlikleri tarafından topçu ateşi ve hava bombardımanlarıyla gerçekleştirilen rastgele saldırılar sonucunda çok sayıda sivil hayatını kaybetti veya yaralandı.
Binlerce kişi evlerinden zorla göç ettirildi. Uluslararası kuruluşlar, tamamen yakılmış köyler, bombalanmış hastaneler ve okulların görüntülerini belgeledi – bu durum uluslararası insancıl hukuk ve Cenevre Sözleşmeleri’nin açık ihlalini oluşturuyor.
Sahadan Acı Tanıklıklar
Görgü tanıkları, hükümet güçlerinin başkentte aktivistlere, gazetecilere ve doktorlara yönelik geniş çaplı tutuklamalar yaptığını aktarıyor. Ayrıca, bazı tutukluların işkenceye maruz kaldığı ve yargısız infazların yaşandığı bildiriliyor.
Omdurman’dan kaçan bir kadın şöyle anlatıyor: “Her şeyimizi kaybettik… Artık kimin düşman, kimin dost olduğunu bilmiyoruz. Herkes birbirine ateş ediyor, ama ölen hep biz oluyoruz.”
Medya Karartması ve Sessizleştirilen Sesler
Yetkililer, ihlallerin boyutunun ortaya çıkmasını engellemek amacıyla gazetecilerin ve insan hakları örgütlerinin faaliyetlerine ciddi kısıtlamalar getiriyor.
Bazı yerel medya kuruluşları kapatıldı, yabancı gazeteciler sınır dışı edilmekle tehdit edildi.
Gözlemcilere göre bu sistematik karartma, gerçeklerin gizlenmesi ve uluslararası toplumun Sudan’daki insani felaketi görmesinin önüne geçilmesi amacıyla yapılıyor.
Endişe Veren Uluslararası Sessizlik
Sudan Ordusunun Sivillere Yönelik İhlalleri: Savaş suçlarına ilişkin kanıtlar artmasına rağmen, uluslararası tepkiler hâlâ sınırlı ve zayıf kalıyor. Birleşmiş Milletler yalnızca “endişe” belirten açıklamalar yapmakla yetinirken, bölgesel diplomatik girişimler kalıcı bir insani ateşkes sağlamada başarısız oldu.
Uzmanlar, bu sessizliğin taraflara cezasızlık cesareti verdiğini ve yeni ihlallerin önünü açtığını vurguluyor.