İran, çatışma ülkesi olarak Sudan’a yatırım yapabilir!

İran, çatışma ülkesi olarak Sudan’a yatırım yapabilir!

Sudan-İran ilişkileri, Tahran’ın Sudan’daki sanayi ve karar alma merkezlerine nüfuz etme yeteneğini göstermesine olanak tanıdığından, İran, Sudan’daki nüfuzunu genişletme girişimlerini durdurmadı.

Sudan devrimci hareketleri, Amerika’ya karşı çıkma ve İslam hukukunu uygulama sloganlarını öne çıkarma açısından İran’daki benzerlerine benzer devrimci sloganlar yükseltti.

İran Dışişleri Bakanı Hossein Amir Abdullahian’ın diplomatik performansına rağmen, yaptığı açıklamada Sudan ordu güçleri ile Hızlı Destek milisleri arasında devam eden çatışmaların ardından Sudan’da meydana gelen son olaylarla ilgili endişelerini dile getirdi.
Ancak İran’ın askeri çatışmaların yaşandığı ülkelere yatırım yaptığı biliniyor.

İran, bu ülkelerde, tanık olduğu parçalanma durumuna göre, özellikle de bu ülkelerin İran’ın genişleme, yayılma ve alanını genişletme arzusunun çemberine girmesi durumunda nüfuzunu genişletmek için verimli bir toprak ve ortam görmektedir.

Sudan’ın jeostratejik konumu, İran’ın Afrika kıtasında kendisine ufuk açma arzusunu ve Sudan’ın zenginliği ve altın madenlerinin yanı sıra küresel ticaretin en önemli iki geçiş noktası olan Süveyş Kanalı ve Bab el Mendeb Boğazı arasında bulunmasını güçlendiriyor.

Murat Aslan Adalet ve Kalkınma Parti üyesi ile “ İran, çatışma ülkesi olarak Sudan’a yatırım yapabilir” konulu basın röportajı yapıldı:

İran’ın Sudan- İran ilişkilerini yeniden başlatması birçok hedefi işaret ediyor.

Birincisi; Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani dönemi, Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in tüm diplomatik çabalarıyla birlikte dış ilişkilerde bir soğumaya tanık oldu.

Ancak bunlar, rejimin devrim sonrası aşamada ‘doğulu ve batılı olmayan’ siyasi tabanına odaklanması nedeniyle kısıtlıydı.

Ancak Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin 2021’de iktidara gelmesinden bu yana İran liderliği, bu kuralı terk ederek dış politikaya yaklaşımını güçlendirmeyi seçti.

Ancak şu ana kadar seçenekler Tahran için zayıf görünüyor. Bu nedenle Reisi dış gezileri sırasında Rusya, Çin, Latin Amerika ülkeleri, Küba, Nikaragua, Venezuela ve geçen Temmuz ayında da üç Afrika ülkesi olan Kenya, Uganda ve Zimbabve ile ilişkilerini güçlendirdi.

Dışişleri Bakanı ayrıca Mali, Tanzanya, Güney Afrika ve Nijer’e de ziyaretlerde bulundu.

Eğer bu ülkelerin hepsinin İran’la iyi ilişkileri varsa, o zaman Sudan’la ilişkiler arasında köprü kurmak, Afrika sistemine siyasi ilişkileri genişletme çabası olarak hizmet edecektir.

İkincisi; Sudan’ın konumu Afrika Boynuzu bölgesinde olup, kuzeydoğuda Kızıldeniz, batıda Nil Nehri ve güneydoğuda Umman Denizi ve Hint Okyanusu ile çevrili.

Bölgedeki güvenlik ve siyasi karmaşıklıkların yanı sıra ekonomik ve sosyal faktörlere rağmen son 20 yılda uluslararası ve bölgesel güçlerin ilişkileri, bu bölgenin nüfuzunun boyutuna dayanıyor.

Üçüncüsü; Sudan, ilişkilerin kopmasından önce Çin’in ve İran’ın da katılımıyla petrol aramaları için cazip bir nokta olarak ortaya çıktı.

Bu aynı zamanda Tahran’ın Etiyopya, Kenya, Uganda, Tanzanya ve Somali’deki yeni keşfedilen diğer petrol sahalarına giriş noktası da olabilir.

İran’ın Sudan’daki savaş sonrası yeniden inşa projesinde limanlar, demiryolları, boru hatları ve diğerlerine ilişkin altyapıya yatırım yapma planlarını öne sürmesi bekleniyor.

Dördüncüsü; Sudan’la ilişkilerin yeniden kurulması, İran’a ekonomik çeşitlendirme stratejilerini geliştirme fırsatı sağlayacak.

İranlı yetkililere göre, ülkelerinin Afrika kıtasına ihracatı geçtiğimiz yıl yüzde 100 arttı.

Bu da onların Afrika pazarlarına yatırım yaparak, projelerini tanıtarak ve Sudan’a derin yatırım yaparak petrole olan bağımlılıklarını azaltmalarını sağlıyor.

Ekonomik, güvenlik ve siyasi çıkarların güçlü karışımına ek olarak Tahran’ın gelecekte Afrika Boynuzu’nda güç ve nüfuz için rekabet etme arayışına girmesi muhtemel.

editor, author
Ben Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgilenen bir yazar ve gazeteciyim.

İlgili Makaleler

Send this to a friend