Türkan Şoray kimdir?!

Türkan Şoray kimdir?!

Türkan Şoray (d. 28 Haziran 1945; İstanbul), Türk oyuncu, senarist, yönetmen ve yazardır. Türk sinemasında “Sultan” lakabıyla anılan Şoray, oynadığı 222 film ile, dünyanın ‘en çok film çeviren’ kadın oyuncusu unvanına sahiptir.

Türkan Şoray

Türkan Şoray (28 Haziran 1945; İstanbul), Türk oyuncu, senarist, yönetmen ve yazardır. Türk sinemasında “Sultan” olarak tanınan Şoray, oynadığı 222 filmle dünyanın “en çok yönetmeni” ünvanına sahip. Fatma Girik, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın ile birlikte Yeşilçam’ın dört filminden biri olarak kabul edildi. yapraklı yonca.

1960’lı yıllarda sinemayla tanıştı ve ilk sinema ödülünü 1964 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Acı Hayat filmiyle en başarılı kadın oyuncu ödülüyle aldı. Ayrıca Altın Portakal Film Festivali’nde Hülya Koçyiğit’in ardından dört kez “En İyi Kadın Oyuncu” ödülüne layık görüldü. 1991’de devlet sanatçısı seçildi.

12 Mart 2010’da UNICEF Türkiye’nin iyi niyet elçisi seçilen Şoray, “Sevgiyle yapılamayacak diye bir şey olmadığını düşünüyorum. Gücü sevgiyle birleştirirsek pek çok sorunun üstesinden gelebiliriz. ” Şoray’ın bir de kendi adını taşıyan bir ilkokulu var. Sinema oyuncuları Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Fatma Girik ile birlikte Türk sinemasının bir dönemine damgasını vuran dört önemli kadın oyuncudan biri olarak kabul ediliyor.

Bu dörtlüde, yönetmenlik yapmış tek sinema oyuncusu olan Şoray, başrollerini Kadir İnanır, 1972’de Dönüş, 1973’te Azap, 1976’da Bodrum Hakimi, 2015’te Uzakta Arama ile; 1981 yapımı Yılanı Öldürürlerse filminin yönetmenliğini Şerif Gören ile birlikte yaptı. Türkan Şoray, Haziran 2018’de verdiği bir röportajda “önüne iyi senaryolar gelmediği” gerekçesiyle oyunculuğu bıraktığını açıklamıştı.

İstanbul’un Eyüpsultan semtinde doğan Türkan Şoray, memur bir ailenin ilk çocuğudur. Baba tarafı Kabarta Çerkeslerinden, anne tarafı Selanik göçmenidir. Nazan ve Figen adında iki kız kardeşi daha olan Şoray’ın babası vefat etti. Fatih Kız Lisesi ortaokulundan mezun olan ve annesi Meliha Sav’ın (1927-1984) desteğiyle sinemaya adım atan Şoray, eski başkan yardımcısı Rüçhan Adlı (1923-1995) ile ilişki yaşadı.

Galatasaray, 1962’de 20 yıldır. Bu süre içinde birkaç kez ayrılıp barışan çift, Rüçhan Adlı’nın eşinden boşanmaması nedeniyle yollarını ayırdı. Türkan Şoray, Ağustos 1995’te hastaneye kaldırılan Adlı’yı son anlarına kadar yalnız bırakmadı. 1983 yılında tiyatro oyuncusu Cihan Ünal ile evlenip 1987 yılında boşandı ve bu evlilikten Yağmur adında bir kızları oldu.

Karagümrük’teki ev sahiplerinin kızı olan Türkan Şoray, Fatih Kız Lisesi’nin ortaokuluna devam ederken daha sonra ‘Panter Emel’ olarak anılacak olan sinema oyuncusu Emel Yıldız ile bir film setine gitti. Türk sineması, Türker İnanoğlu’nun teşvikiyle Yeşilçam’a adım atar. Şoray’ın kariyerinin başlangıcını belirleyen 1960 yapımı Köyde Bir Kız Sevdim filminde Emel Yıldız’ın yerine Baki Tamer ile başrol oynadı. Türkan Şoray, sinemaya başlama anısını şöyle anlatıyor:

Türkan Şoray

“Sinemaya girmeden önce mahallemize bir film seti geldi. Bizim mahallede filmin bir setini çekeceklerdi. Başrol oyuncusunu görünce ‘ne güzel kadın’ dedim. Bu kadın Muhterem Nur’du. Ben ona şaşkın şaşkın bakarken bir adam yanıma geldi ve ‘Sen de filmlerdesin. Oynamak ister misin?’ dedi. diye sordu. Korktum ve hemen eve koştum. Sonradan bu adamın Memduh Ün olduğunu öğrendim. O dönem film setinden kaçtım ama sonradan setler hayatım oldu.” diyor.

1964 yılında yönetmenliğini Metin Erksan’ın yaptığı, başrollerini Şoray ve Ekrem Bora’nın paylaştığı ve Şoray’a ilk Altın Portakal ödülünü getiren Acı Hayat filminde “Manikürcü Nermin” karakterini canlandıran oyuncunun kariyerinde önemli bir adım oldu.

1968’de Şoray, Sait Faik Abasıyanık’ın “Violet Vadi” adlı öyküsünden esinlenerek Safa Önal’ın yazdığı Vesikalı Yarim filmiyle kariyerinde ikinci Altın Portakal ödülünü kazandı. çünkü dedi ki: “Türk sinemasında yeri neredeyse doldurulamayacak bir yönetmen olan Lütfi Akad’la çalışmak benim için mucizevi bir şey. Bana ‘Türkan gözlerinle oynayacaksın’ derdi.

Başrolde bir eşe sahip oyuncuların başarılı olduğu filmlerde Şoray’a onlarca erkek sinema oyuncusu eşlik etti. Klasik Şoray filmlerinin bazılarında eleştirmen Agah Özgüç’ün deyimiyle ‘seyirciyi aldatmak, daha çok para kazanmak’ için afişler sanki yayınlanmamış gibi basıldı,

seyirciye yayınlandı. Şoray’ın Ediz Hun ile oynadığı 1980 tarihli Silahın Sapını Gülle Donatacağım filminin afişinde Türkan Şoray ve Kemal Sunal olsa da, Ediz Hun ve Türkan Şoray’ın başrollerini paylaştığı Güllü Geliyor Güllü filmi var. Kemal Sunal sadece ekstra bir oyuncu. Daha sonra Kemal Sunal’ın popülaritesi ile aynı film farklı bir adla ve farklı bir afişle yeniden yayınlandı. İlginç olaylardan biri Keşanlı Ali filmidir ve görüntü yönetmeni olan Ali’nin adı “Keşanlı Ali”dir.

Şoray’ın ilginç sinema deneyimlerinden biri de henüz 17 yaşındayken Sinahkar Kadın filminde kendisini Filiz Akın ile buluşturan Ülkü Erakalın’ın film çekerken aldığı tokattır. 1990’larla birlikte dizi çalışmalarına ağırlık vermeye başladı ve bu çalışmaların en belirgin ve kalıcı olanları Şener Şen ile paylaştığı İkinci Bahar ve Haluk Bilginer ile paylaştığı Tatlı Hayat oldu.

editor, author
Ben Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgilenen bir yazar ve gazeteciyim.

İlgili Makaleler

Send this to a friend