Türkiye ile Kamerun arasında güvenlik anlaşması!

Türkiye ile Kamerun arasında güvenlik anlaşması!

Türkiye, Kamerun ile muhalif muhaliflere karşı ortak operasyonlara izin veren 8 yıllık güvenlik anlaşmasını onayladı.

Kamerun

Türkiye ile Kamerun arasında güvenlik anlaşması   Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2014 yılında Kamerun ile imzalanan güvenlik anlaşmasını 13 Şubat 2022’de meclise göndererek onay sürecini başlatmıştı. Teröre karşı kapsamlı işbirliği, ortak polis operasyonları ve istihbarat paylaşımını içeren anlaşma, Erdoğan hükümetinin siyasi muhalifleri sürekli olarak “terörist” olarak adlandırması nedeniyle Türk vatandaşlarının yeni kaçırma veya yasadışı sınır dışı edilme olasılığını gündeme getiriyor.

Türk istihbaratı, 2016’da başarısız bir darbenin ardından başlatılan cadı avı kapsamında daha önce önemli sayıda Erdoğan muhalifini uluslararası hukuku ihlal ederek kaçırmıştı. Daha önceki güvenlik anlaşmalarına benzer şekilde, Türkiye24 tarafından elde edilen anlaşma metni, Türk hükümetinin sürgünde yaşayan muhalifleri ve ülke dışındaki eleştirileri bastırmak için kullanabileceği muğlak ifadeler içeriyor. Anlaşmanın 3(1.a) maddesi taraflara sınır aşan suçları, terör eylemlerini ve terör gruplarını önlemek ve bunlarla mücadele etmek için operasyonel bilgi alışverişinde bulunmalarına izin verir.

Kamerun

BM Güvenlik Konseyi kararlarına ek olarak, anlaşmanın 3(2) Maddesi, neyin terör eylemi olarak tanımlanacağına ilişkin yerel yasalara atıfta bulunur ve şunları okur: yürürlükteki ulusal yasalarına uygunluk…” Avrupa Birliği ve ABD, Türkiye’yi terörle mücadele yasasının hükümlerini, ulusal güvenliği bahane ederek muhalifleri susturacak şekilde aşırı geniş yorumladığı için defalarca eleştirdi.

Anlaşmanın 3(1.b) maddesi ayrıca ortak polis operasyonlarına izin vererek, tarafların “ulusal yasalarına uygun olarak ortak polis operasyonları yürütmeyi kabul ettiğini” belirtir. İlgili operasyonel prosedürler, bu Anlaşmanın 7. Maddesinde belirtildiği gibi her iki Tarafın Makamları tarafından kararlaştırılacaktır.” Türkiye24 tarafından gerçekleştirilen önceki araştırmalar, güvenlik anlaşmalarının içeriğinin ulusal mevzuatın dönüşümüne paralel olarak değiştiğini; yeni belgelerin ülke dışındaki hükümet muhaliflerini bastırmak için tasarlanmış belirsiz kopyala-yapıştır ifadeleri içerdiğini; ve Gezi ayaklanmasından bu yana anlaşmaların sayısının arttığını söyledi.

Gezi protestoları Mayıs 2013’te hükümetin İstanbul’un merkezindeki ünlü Taksim Meydanı yakınlarındaki bir parkı yıkıp yeniden yapma planı üzerine patlak verdi. Türkiye’de yüz binlerce insan Erdoğan’ın otoriter politikalarını protesto etmek için sokaklara çıktı. Gezi protestoları modern Türk tarihinin en büyük protestolarından biriydi. Erdoğan’ın muhalifleri ve gazetecileri baskı altına alma ve Türk anayasası ve ilgili iç yasalarla güvence altına alınan özgürlükleri yok etme stratejisi Gezi protestolarından sonra hızlandı. Erdoğan’ı suçlayan yolsuzluk skandallarının 17-25 Aralık 2013 döneminde kamuoyuna yansımasıyla Türkiye’nin anti-demokratik süreci yeni bir ivme kazandı.

 

editor, author
Ben Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgilenen bir yazar ve gazeteciyim.

İlgili Makaleler

Send this to a friend