Türkiye’den Uyuşturucuya Ağır Darbe: Türkiye’nin doğu sınırında gerçekleştirilen kapsamlı bir operasyonda, uyuşturucu kaçakçılarına büyük darbe indirildi.
Ağrı’nın Gürbulak Sınır Kapısı’nda gerçekleştirilen son operasyonda, piyasa değeri yaklaşık 2 milyar 768 milyon lira olan 764 kilogram sıvı metamfetamin ele geçirildi. Olay, Türkiye’nin uyuşturucuyla mücadelesindeki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu.
Türkiye’den Uyuşturucuya Ağır Darbe: Yakıt Deposunda Gizlenmiş
Ticaret Bakanlığı’nın paylaştığı bilgilere göre, uluslararası uyuşturucu ticaretiyle mücadele çalışmaları çerçevesinde yürütülen operasyonda, yabancı plakalı bir tır şüpheli bulunarak detaylı aramadan geçirildi.
X-Ray taramasının ardından yakıt deposunda olağandışı bir yoğunluk tespit edildi. Taşınabilir uyuşturucu tespit cihazlarıyla yapılan analizler sonucu maddenin sıvı metamfetamin olduğu belirlendi.
Sınır Kapılarında Eş Zamanlı Operasyonlar
Gürbulak’taki başarı, tekil bir vaka değildi. Son bir hafta içinde farklı gümrük noktalarında da benzer çapta yakalamalar gerçekleştirildi:
- Ambarlı Limanı’nda 279 kilogram esrar,
- Kapıkule Sınır Kapısı’nda 382 kilogram esrar,
- Dilucu Sınır Kapısı’nda 691 kilogram metamfetamin,
- Gürbulak’ta ise 764 kilogram sıvı metamfetamin ele geçirildi.
Türkiye’den Uyuşturucuya Ağır Darbe: Toplamda yaklaşık 2 ton 116 kilogram uyuşturucuya el konulurken, piyasa değerinin 5 milyar 250 milyon lirayı bulduğu tahmin ediliyor. Bu rakamlar, Türkiye gümrük tarihinde tek haftada elde edilen en yüksek yakalama miktarına işaret ediyor.
Soruşturma Başlatıldı
Doğubayazıt Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı. Yetkililer, uyuşturucunun temin edildiği kaynaklar ve şebekeye dair bağlantıların araştırıldığını bildirdi. Soruşturma çok yönlü olarak devam ederken, elde edilen bilgilerin kamuoyuyla paylaşılacağı ifade edildi.
Güvenlik Politikalarında Yeni Dönem
Bu tür başarılı operasyonlar, Türkiye’nin sınır güvenliği ve uyuşturucuyla mücadele stratejilerinde daha sıkı ve teknolojik önlemler aldığını gösteriyor. Gümrüklerde kullanılan tarama sistemleri ve taşınabilir analiz cihazları, kaçakçıların yöntemlerini aşmakta etkili oluyor.
Ayrıca yetkililer, uluslararası iş birliklerinin artırılmasının da uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede kritik rol oynadığını vurguluyor.
Türkiye’den Uyuşturucuya Ağır Darbe: Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu (UNDCB) 2005-2010 ve 2015-2022 dönemleri üyesi ve eski Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, UNDCB tarafından hazırlanan “2017 Raporu”nu paylaştı.
Sevil Atasoy, Türkiye için en büyük tehdidin eroin olduğunu vurgulayarak, “Bu kadar büyük miktarda eroinin topraklarından geçtiği bir ülkede, bu tonlarca. Orada kalmaması imkânsız, yani transit ülke ne olursa olsun kullanıcı oluyor.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bağımlılığın toplumun sosyal kanseri olduğunu belirterek, tedavi ve sonrasında rehabilitasyonun önemine vurgu yaptı. Tarhan, Türkiye’nin rehabilitasyon konusunda bağımsız bir yasası olmayan tek gelişmiş ülke olduğunu vurguladı.
Türkiye’den Uyuşturucuya Ağır Darbe:Üsküdar Altunizade Üniversitesi kampüsünde düzenlediği basın toplantısında, Prof. Dr. Sevil Atasoy, Birleşmiş Milletler Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulu’nun hazırladığı 2017 raporunu duyurdu.
Raporda, dünya genelinde uyuşturucu kullanıcılarının damgalanmayla karşı karşıya olduğu belirtiliyor.
Dünya çapında uyuşturucu bağımlılığı tedavisine ihtiyaç duyan her altı kişiden yalnızca biri bu tedavi programlarına erişebiliyor. Bölgesel gelişmelerin de yer aldığı raporda, uluslararası denetime tabi uyuşturucu ve narkotik maddelerin internet üzerinden satışının yapıldığı belirtiliyor.
Türkiye’den Uyuşturucuya Ağır Darbe: Türkiye ve Ortadoğu’da uyuşturucu kontrolüne ilişkin verilerin paylaşıldığı basın toplantısında, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, uyuşturucu kullanımının önlenmesine ilişkin önemli bilgiler verdi.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu’nda (UNDCB) 2005-2010 ve 2015-2022 dönemleri arasında üyelik ve başkanlık yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, Türkiye’nin geleneksel Balkan rotası üzerinde yer alması nedeniyle 2017 UNDCB raporunda yer aldığını belirtti.
Sevil Atasoy, “Afganistan’dan gelen eroinin yüzde 40’ı İran ve Türkiye’de ele geçirilirken, yaklaşık 350 ton eroinin Batı Avrupa pazarlarına ulaştığı biliniyor.
Ancak raporda, Afgan eroinin Balkan güzergahı yerine, sınırlarımızda aldığımız güvenlik tedbirleri nedeniyle “Kuzey Rotası” olarak adlandırılan Ermenistan üzerinden Kuzey Karadeniz güzergahı üzerinden Doğu Avrupa’ya ulaştığı da yer alıyor.
Aslında Türkiye, Doğu Avrupa’dan başlayıp Irak, Suriye ve Arap Yarımadası’ndaki diğer ülkelere ulaşan Captagon kaçakçılığının güzergahı üzerinde de yer alıyor.
Captagon, yıllardır piyasada bulunan bir uyuşturucudur ancak kötüye kullanımı nedeniyle artık üretilmemektedir. Ancak popülaritesi nedeniyle sahtesi de piyasaya sürülmüştür.
Sahte Captagon’lar fenetilin yerine çeşitli amfetamin türevleri ve kafein gibi maddeler içeriyor. Özellikle terör örgütleri tarafından uykusuzluk ve açlık giderici olarak kullanılmakta olup, doğu bölgelerimizde, özellikle Hatay’da büyük miktarda ele geçirilmektedir.
Türkiye için en büyük tehdit eroindir
Türkiye için en büyük tehdidin eroin olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Tonlarca eroinin geçtiği bir ülkede, transit ülke neresi olursa olsun, burada kalıp kullanıcı olmaması mümkün değil.
Piyasada fiyatı düştüğünde spread oluşur. Uyuşturucunun bizzat kaçakçının elinde yayılması. Piyasayı kontrol eden de odur çünkü piyasayı yasadışı örgütler kontrol ediyor. En tehlikeli uyuşturucu eroindir. Tedavi amacıyla derneğe gelenlerin en çok kullandığı madde eroindir.
Tedavinin cezaevlerinde uygulanması gerekiyor
Reçetesiz ilaç kullanımının önemine değinen Prof. Dr. Sevil Atasoy, cezaevlerinde tedaviye öncelik verilmesi gerektiğini söyledi. “Cezaevlerinde bağımlılık önemli bir sorun. Sadece uyuşturucu bağımlılığı olarak değerlendirilmemeli, reçeteli ilaçların reçetesiz kullanımı da bir bağımlılıktır.”
Bu ciddi bir sorun çünkü bu kişi daha sonra çok daha ucuz olan eroine yönelebiliyor. Birçok ilaç hap oldu. Evet, Türkler iğneyi sevmiyorlar ama hapı rahatlıkla yutabiliyorlar. Cezaevinde tedavi çok önemli bir ayrıntıdır ve Türkiye’de hiç yapılmamaktadır.
Ancak ABD’de özellikle cezaevlerinde tedavi zorunludur. Bir kişi dışarıda tedavi görmek istemediğini söylediğinde, onu kendi kendine tedavi olmaya zorlayamazsınız. Ama bunu hapishanede yapabilir. Bunu bir yol olarak görüyor. Ama bizde böyle bir uygulama yok. İçeride tedaviye ihtiyacı olan 100 bin kişi var.”